Haddini Aş Hikayeleri 12: BANKSY
En son güncellendiği tarih: 9 Kas 2020
Farkındalık yaratmak için yaşayan ve bunu haddini aşarak, çarpıcı sokak sanatıyla, geceleri biz uyurken yapan bir insan. Gerçek bir sanatçı. Günümüzün en önemli ve en esrarengiz sanatçılarından. Kim mi? Banksy’den söz ediyorum.
Modern yaşamın tüm çarpıklıklarını yüzümüze vuruyor eserleriyle, fırça darbeleriyle. Vicdani meseleleri ortaya çıkartıyor.
Üstelik adını ve yüzünü yıllardır gizliyor ve kendisiyle ilgili İngiliz olması dışında hiçbir şey bilinmiyor. Bununla ilgili e-mail yoluyla nadiren verdiği röportajlardan birinde, neden gerçek kimliğini gizlediği sorulduğunda ise şöyle yanıtlıyor:
‘’Popüler olmak veya ortaya çıkmakla hiç ilgilenmedim. Sanırım, önünüzde çirkin suratlarını göstermek için can atan yeterince kendini beğenmiş tip var. Gidip ufak çocuklara büyüdüklerinde ne olmak istediklerini sorun, alacağınız yanıt şudur: “ünlü olmak istiyorum.” Sorduğunuzda sebebini ya bilmezler ya da önemsemezler. Ben sadece iyi görünen resimler yapmaya çalışıyorum, kendim iyi görünmeye çalışmıyorum.’’
1990’lı yıllarda başlıyor sokak duvarlarını boyamaya Banksy. Siyasi ve sosyal meselelere değindiği eserlerinde, savaş karşıtı, çevreci, hayvan haklarını savunan ve tüketim çılgınlığını eleştiren mesajlar veriyor. Eleştirel zekasını ve mizahını öyle ustalıkla birleştiriyor ki, saygı duymamak mümkün değil.
Londra’nın birçok duvarlarını sanat eserine çeviren Banksy’nin en bilindik eserlerinden biri, Kırmızı Balonlu Kız. “Her zaman umut vardır!” anlamı taşıyor bu eser.

Kudüs’teki bir garajın

Aşağıda ise Banksy’nin


Filistinde ayakta kalan duvara yaptığı bir kedi resmi:

Bu kedi resmi ile ilgili şunları söylüyor:
“Orada yaşayan bir adam yanıma gelerek resmin ne anlama geldiğini sordu. Ona Gazze’deki yıkıma dikkat çekmek istediğimi, bu yüzden de bu fotoğrafları internet sitemde paylaşacağımı, çünkü insanların yalnızca kedi yavrularının fotoğraflarına baktığını söyledim.”
Röportajında bu kez de
”Her graffiti sanatçısı oraya gitmeli. Dünyadaki en büyük duvarı inşa ediyorlar. Ben duvarın filistin tarafında çalıştım ve çoğu insanın ne yapmaya çalıştığım konusunda en ufak bir fikri yoktu. Neden sadece kocaman harflerle “kahrolsun israil!” yazıp, israil başbakanını darağacında sallanırken gösteren resimler yapmadığımı anlamadılar. Belki onların da kendilerine göre nedenleri vardı. Beş gün yanında kaldığım adam, camdan dışarı filistin bayrağı salladığı için “kirli çuval” a (dirty bag) girdi. Kirli çuval şu: İsrail askerleri ellerine bir çuval alıp içini kendi dışkılarıyla dolduruyor ve bunu ellerin arkadan bağlıyken kafana geçiriyor. Bir filistinli bana bunu anlatırken az daha kusuyordum, ama daha duyacağım varmış: “Bu aslında hiçbir şey. yeğenim aralıksız iki hafta o çuvalı kafasında taşıdı.”
Sadece graffiti yaparak değil, türlü proje ve sergileriyle ses getiriyor Banksy.
Mesela 2013 yılında New York’ta, Better Out Than In (Dışarısı İçeriden İyidir) adında kapsamlı bir sanat projesine imza atıyor ve New York’un az bilinen yerlerinde her gün yeni bir kamusal iş üretiyor. Projeye dahil çalışmalardan biri, ”bir aracın arkasına yaptığı bir orman resmini bir ay boyunca New York’un çeşitli yerlerinde gezdirmek.”

Projedeki diğer dikkat
Bunda da bir mezbaha kamyonunu çığlık atan peluş oyuncaklarla dolduruyor ve kentin tüm semtlerinde gezdiriyor. Projenin bu çalışmasında gıda endüstrisi, hayvanlara eziyet, çocukluğun masumiyetini yitirmesi gibi mesajlar verme kaygısı güdüyor.

Yakın zamanda sansasyon
O anları Instagram hesabından, Picasso’ya ait olan “yok etme dürtüsü de yaratıcı bir dürtü” sözünü alıntılayarak paylaşıyor.
Sanat dünyasıyla dalgasını geçmekten asla vazgeçmiyor. Geçtiğimiz aylarda Venedik Bienalinde yaptı şovunu. Bienale hiç çağrılmadığı için sitemini bir şekilde ifade etmesi gerekiyordu. Peki ne yaptı dersiniz? Sn. Marko meydanında kılık değiştirerek bir işporta resim tezgahı açtı ve sonrasında polisler meydandan zorla çıkarttı sanatçıyı. Videosunu ise Instagram hesabından paylaşarak bienal kuratörleri ile dalgasını geçmiş oldu.
Geçtiğimiz günlerde ise

Hiç şüphem yok ki, eser