“Ne kadar azsan, yaşamını ne kadar az görkemli kurmuşsan o kadar çoksun demektir ve görkemli yaşamın da o denli büyüktür.” Karl Marx
Kapitalist sistemin sıklıkla tartışıldığı şu günlerde Karl Marx’ın hayatını ve fikirlerini ele almadan olmazdı. Gelin fikirleriyle dünyayı sarsan, sayısız tartışmaya yol açan bir ekonomist, tarihçi, sosyolog olan Marx’ı yakından tanıyalım.
Hayatı ve Çalışmaları
5 Mayıs 1818’de yahudi bir ailenin çocuğu olarak, Almanya’da dünyaya gelir Marx. Uyumsuz tavırlarıyla dikkat çeken, derin ve farklı düşünen bir çocuktu.
Lise eğitimini tamamladıktan sonra avukat olan babasının yolundan giderek hukuk okumaya karar verir ve Bonn Üniversitesinde hukuk eğitimi alır. Ancak hukuk okuduğu sırada asıl ilgisinin felsefe olduğunu keşfeder ve Jena Üniversitesi’nde felsefe doktorası yapar. En çok Alman filozof George Hegel’in düşüncelerinden etkilenir.
Bonn’da tanıştığı Jenny Von Westphalen ile 1843 yılında evlenirler. Evlilikleri boyunca çiftin 7 çocuğu olur, ancak çocuklarından 3 tanesi hayatta kalır.
Almanya’da bir süre gazete editörü olarak çalıştıktan sonra German-French Annals gazetesini çıkartmak içim Fransa’ya taşınırlar. Fransa’da hem sıkı bir arkadaşı hem de ortağı olacak Friedrich Engels ile tanışır.
Fransa’dayken, buradaki işçilerle sıkı dostluklar geliştirir, işçi sınıflarının toplumları özgürlüğe kavuşturacağını savunur, 1844’de Ekonomi Politik ve Felsefe Yazmaları’nda iktisadi kavramları uzun uzun anlatarak, fikirler verdi, dışlanma kavramını ortaya atar.
Marx, 1845 yılında yazdıkları ve işçileri kışkırttığı gerekçeleriyle Fransa’dan kovulur.
”İnsanların dünyasının değersizleşmesi, nesnelerin dünyasının değer kazanması ile orantılı olarak artar.”
”Tüccarların çıkarı genellikle halkı aldatmak ve ezmekle gerçekleşir.”
”Eğer sevgi üretmiyorsa yüreğiniz, başarılı bir üretici değilsiniz.” 1844 El Yazmaları
Fransa’dan sınır dışı edildikten sonra Brüksel’e taşınır. Buradayken Engels ile dostlukları da iyice pekişir, birlikte daha çok yazıp üretmeye başlarlar.
İki arkadaş 1848’de, insanlık tarihinin sınıf mücadeleleri tarihi olduğunu ve bu mücadelenin işçi sınıfının zaferiyle sonuçlanacağını söyledikleri Komünist Manifesto’yu yayınlarlar.
“Çünkü bu toplumun çalışan üyeleri hiçbir şey elde etmezken, herşeyi elde edebilen üyeleri hiç çalışmamaktadırlar.””Daha öncede gördüğümüz gibi, bugüne kadarki bütün toplum biçimleri, ezen ve ezilen sınıflar arasında ki çelişkiye dayanmaktadır.”“Şimdiye kadar filozoflar yalnızca dünyayı çeşitli biçimlerde açıklamayla yetinmiştir; oysa asıl sorun, dünyayı değiştirmektir.” Komünist Manifesto
Aynı yıl ihtilal patlak verir. Avrupa’da, iktidarların bir tehdit olarak gördüğü, daha iyi hayat şartları ve siyasi reform talebiyle başlayan toplumsal hareketler birçok ülkede başarısızlıkla sonuçlanır ve kontrol altına alınır. Ancak bu hareketlenmeler Avrupa toplumlarında önemli izler de bırakır.
İhtilal sırasında Belçika’dan sınır dışı edilen Marx, Köln’e yerleşerek, Neue Rheinische Zeitung gazetesini çıkarmaya başlar ve işçilere yönelik makaleler yayımlar. (Ücretli Emek ve Sermaye)
”İşçinin kendisi için ürettiği şey, dokuduğu ipek, madenden çıkardığı altın, yaptığı saray değildir. Kendisi için ürettiği şey, ücrettir.”
”İşçi, ne bir köle sahibine, ne de toprağa aittir ama günlük yaşamının 8, 10, 12, 15 saati bunu satın alana aittir.”
”Emeğin fiyatı, zorunlu geçim araçlarının fiyatı ile belirlenecektir.” Ücretli Emek ve Sermaye
Almanya’dan, ardından yeniden Fransa’dan sınır dışı edilince, 1849’da, ömrünün sonuna kadar kalacağı Londra’ya yerleşir. Yoksulluk içinde yaşadığı bu günlerini kapitalizm ve endüstrileşmeyi inceleyerek, ekonomi ve politika hakkında makaleler yazarak geçirir, çok sayıda teori geliştirir.
”Kitaplarım, onları yazarken içtiğim tütünün parasını bile bana veremedi”. Karl Marx
1859’da siyasal ekonomi çalışmalarına başlar. Bu çalışmaları ile yeni ve farklı bakış açıları geliştirir Marx. 1867’de en temel eseri olan Das Kapital’in ilk bölümü yayımlanır. Adeta hayatını adadığı çalışmalarını, teorilerini Kapital’de toplar.
”İnsan pasifleştirilmiştir; çünkü toplumun işleyişine ayak uydurmak zorundadır, onu değiştirmemelidir ya da değiştiremez inancı hâkimdir.”
”Zincirlerinizden başka kaybedecek birşeyiniz yok, fakat kazanacağınız koca bir dünya var.”
”Herhangi bir ülkenin toprağının hepsi özel mülkiyet haline gelir gelmez, toprak sahipleri, diğer bütün insanlar gibi, ekmedikleri şeyi biçmeyi pek severler ve toprağın doğal ürünü için bile rant talep ederler.”
”Sadece bilimin dik yamaçlarına tırmanma sıkıntısına katlananlar, onun açık tepelerine ulaşma şansına sahiptirler.”
”İnsanlığın kendisinden acımasızca koparılışının, insan soyunun bu yabancılaşmasının üstesinden, ancak sınıflı toplumun ortadan kaldırılması ve insanlar arasında gerçek insani ilişkilerin yeniden kurulması ile gelinebilir.” Das Kapital
Ayrıca bakınız; Haddini Aş Hikayeleri 75: Keanu Reeves
Marx’a Göre Kapitalizmin Çelişkileri
Kapitalizm, hayatta kalabilmek için sürekli işçileri sömürmek zorunda kalacak, sermaye sahipleri giderek daha çok zenginleşirken işçiler giderek daha da yoksullaşacak.
Kapitalist üretim, işçileri birer makine çarkı gibi gördüğü için işçiler sömürülürken emeklerinin de karşılığını alamazlar. Bu yüzden işçiler ürettikleri ürünlere ve üretim sürecine yabancılaşırlar.
Kapitalizmin kendi içinde barındırdığı çelişkiler nedeniyle krizler kaçınılmazdır. Şirketlerin kârlılığının düşmesi, krizlerin nedenlerinden biridir.
Hayatının son yıllarını sağlık sorunlarıyla geçirse de yeni diller öğrenmeye, notlar almaya devam ediyordu. Öyle ki Tarih Profesörü Gregory Claeys, yazdığı bir makalede Marx’ın hemoroit, romatizma, deri enfeksiyonu, karaciğer rahatsızlığı ve uykusuzluk gibi rahatsızlıklara sahip olduğunu söylüyor. Eşinin ölümünün ardından sağlığı daha da kötüleşti ve 14 Mart 1883’te Londra’da hayata gözlerini yumdu.
”Yaşı ilerlediğinde sağlık sorunları nedeniyle uzun süre yazı yazamaz olmuştu. Bütün bunlar nedeniyle küresel ününü hayattayken elde edemedi. 1883’te öldüğünü çok az kişi fark etmişti.” diyor Profesör Claeys.
Öldüğünde onu tanıyan çok insan yoktu belki ama yıllar sonra tüm dünya Marx’ın fikirleriyle sarsıldı. Fikirleri hala kitleleri düşündürüyor, hala tartışılıyor. İşte bu da sevin ya da sevmeyin, Marx’ı çok büyük bir düşünür, bir deha yapıyor.
Ölmeden önce son sözleri ise tam kendisine yakışacak türden:
“Hadi oradan. Son sözler, yeterince doğru söz söylememiş aptallar içindir.”
Comments