top of page
Yazarın fotoğrafıPınar Özkent

Haddini Aş Hikayeleri 94: Halil Cibran

Güncelleme tarihi: 31 Mar 2023

Orman yangınları ve seller ile kahrolduğumuz şu günlerde Halil Cibran'ın şu sözü geldi aklıma:

''İnsanın öğretmeninin doğa, kitabının insanlık ve okulunun yaşam olduğu bir gün gelecek mi?''

Sonra Cibran'ın ne büyük bir şair, filozof, ressam ve yazar olduğunu bir kez daha hatırladım ve bu hafta onu yazmak istedim.

İşte Cibran'ın kısa ama dolu dolu geçen yaşamı.

Halil Cibran Kimdir?

6 Ocak 1883 yılında Lübnan'ın Bişerri kasabasında, Hristiyan bir ailenin çocuğu olarak dünyaya geliyor. O zamanlar ailenin yaşamını sürdürdüğü yer Osmanlı İmparatorluğunun yarı özerk bir parçasıydı.

Halil'in babası, başlangıçta amcasının eczanesinde tezgahtardı, ancak çok geçmeden kumar yüzünden büyük bir borca girdi ve işini kaybetti. Kendisi sert ve huysuz bir adamdı.

Annesi ise daha önce iki kez evlenmişti ve Halil'in babası onun üçüncü kocasıydı. İlk evliliğinden Peter (Butros) adında bir oğlu vardı. Peter Halil'den altı yaş büyüktü.

Üvey kardeşi Peter dışında Halil'in Mariana ve Sultana adında iki küçük kız kardeşi vardı. Kadisha Vadisi'ndeki izole köydeki yaşamları dünyevi konforlardan epey yoksundu.

"Istırap en güçlü ruhları ortaya çıkarır; en büyük karakterler kurumuş yaralarla doludur."

Maddi imkansızlıklar nedeniyle Halil hiç okula gitmedi, ancak köy papazından Süryanice, Arapça ve incil dersleri almıştı.

1891'de Halil'in babası yolsuzluk suçlamasıyla hapse atıldı ve evlerine el konulduğu için evsiz kaldılar. Onlar da başta bir akrabalarının evlerinde yaşadılar.

Babalarının sorumsuz davranışları aileyi ondan uzaklaştırmıştı. Bu nedenle, 1894'te hapisten çıkmasına rağmen, babalarını Lübnan'da yalnız bırakarak 25 Haziran 1895'te ABD'ye göç ettiler ve Boston'a yerleştiler.

Burada Peter ailenin sorumluluğunu üstlenirken, anneleri de kapıdan kapıya dantel ve çarşaf satmaya başladı. Daha sonra bir manifatura dükkânı açtı.

''İlerleyin, vakit kaybetmeyin. Hayat yolundaki taşlardan ve dikenlerden korkmadan ilerleyin.''

On iki yaşındaki Halil Cibran ise ilk kez Boston'da okula başladı ve 30 Eylül 1895'te Quincy Okulu'na kaydoldu. Okulda, diğer göçmen çocuklarla birlikte özel bir sınıfa yerleştirildi ve onlara İngilizce öğretmeye ağırlık verildi. Aynı zamanda, yakınlardaki bir yerleşim evinde bulunan bir sanat okulu olan Denison House Sosyal Merkezi'ne de kaydoldu.

Cibran'ın sanatsal becerilerini fark eden öğretmenleri, genç Cibran'ı ünlü fotoğrafçı ve yayıncı Fred Holland Day ile tanıştırdı. Edebiyat ve sanata olan yeteneğini keşfeden Day, "doğal bir dahi" diyerek ona akıl hocalığı yapmaya başladı.

Day'in danışmanlığında Cibran portreler çizmeye başladı. Day onu arkadaşlarıyla da tanıştırmaya başladı. 1898'de Cibran'ın tablolarından biri kitap kapağı olarak kullanıldı.

Batı kültürüne ilgi duyan Cibran'ın, önce kendi mirasını öğrenebilmesi için annesi ve abisi onu Lübnan'a geri göndermeye karar verdiler. 1898'de Beyrut'a döndü ve burada Marunilerin işlettiği bir hazırlık okulu ve yüksek öğrenim kurumu olan Medresetü'l-Hikmah'a kabul edildi.

Beyrut'ta eğitimini tamamlayan Cibran, 10 Mayıs 1902'de Boston'a döndü. Döndüğünde küçük kız kardeşini veremden kaybetti. Yine veremden 1 sene sonra ise abisini, annesini ise kanserden kaybetti.

Büyük bir çöküş yaşamıştı.

"Acınız, anlayışınızı kuşatan kabuğun kırılışıdır."

Sanat çalışmalarına devam eden Cibran, 3 Mayıs 1904'te Day'in Boston'daki stüdyosunda ilk sergisini açtı. Burada birkaç yetenekli insana yardım ettiği bilinen Mary Elizabeth Haskell ile tanıştı.

Cibran'ın olağanüstü bir geleceği olduğuna inanan Haskell, onu himaye etmeye başladı. Ona sadece İngilizce öğretmekle kalmadı, aynı zamanda finansal olarak da yardımcı oldu ve kariyerini ilerletmek için nüfuzunu kullandı. Ondan on yaş büyük olmasına rağmen, ikisi arkadaş oldular ve ölümüne kadar öyle kaldılar.

1904 kışında Day'in stüdyosu alev aldı ve Cibran'ın tüm portföyü yok oldu.

Daha sonra Arapça bir gazete olan 'Al-Mouhajir' (Göçmen) için yazmaya başladı ve burada makale başına 2 dolar kazandı. İlk yazısı “Ru’ya” (Vizyon) başlığını taşıyordu.

1905'te Cibran'ın ilk eseri yayınlandı. 'Nubthah fi Fan Al-Musiqa' başlıklı, müzik konusunda bir çalışmaydı.

1906'da ikinci eseri Ara'is al-Muruj'u yayınladı. Üç kısa öykü içeriyordu. Aynı yıl 'Dam'a wa'btisama' (Gözyaşları ve Kahkahalar) başlıklı bir köşe yazmaya başladı.

Üçüncü kitabı 'Al-Arwah al-Mutamarrida' (Asi Ruhlar) 1908'de yayınlandı. Lübnan'da yaygın olan kadının kurtuluşu ve feodal sistem gibi bazı sosyal meseleler üzerine bir eserdi bu. İçerikten memnun olmayan din adamları, onu aforoz etmekle tehdit etti. Üstelik hükümet kitabı sansürledi.

''Özgürlüğü ve huzuru buldum meczupluğumda; yalnızlığın özgürlüğünü ve anlaşılmamış olmanın huzurunu. çünkü bizi anlayanlar içimizdeki bir şeye de egemen olurlar.''

Ayrıca 1908'de Haskell tarafından finanse edilerek pastel ve yağlı boya konusundaki becerisini geliştirmek için Paris'e gitti. Paris'te Auguste Rodin gibi büyük sanatçıların bir dizi karakalem portrelerini yaptı ve birçok tanınmış insanla tanıştı. Ancak, oradaki kurslarını bitirmedi ve 1910'un sonlarında ABD'ye dönmeden önce bir İngiltere turuna çıktı.

1911'de hayatının geri kalanını yaşayacağı New York'a taşındı. Daha sonra, bir sonraki kitabı olan 'Al-Ajniha al-Mutakassira' (Kırık Kanatlar) üzerinde çalışmaya başladı. Bu kitap ayrıca kadınların kurtuluşu üzerine olan en uzun çalışmasıdır.

Yine 1911'de Cibran, Arap yazılarını ve edebiyatını tanıtmaya adanmış bir organizasyon olan 'Arrabitah Al-Qalamyiah'ı kurdu.

'Kırık Kanatlar'ın yayınlanmasıyla Cibran'ın ünü yayılmaya başladı. Artık en iyi şairler arasında sayılmaya başlandı ve aynı zamanda bir reformist olarak tanındı.

1913'te Gibran, 51'de West Tenth Street, New York'ta büyük bir stüdyo kurdu. Aynı yıl en iyi resimlerinden biri olan The Hermitage'ı ortaya koydu. Ancak bu dönemde resimden çok yazıya ağırlık verdi.

“Doğa, hoşgeldin diyen kollarıyla uzanır bize ve onun kadınsı güzelliğinden haz almaya çağırır bizi; ama biz onun sükunetinden ürker, kalabalık kentlere akın ederiz ve orada tıpkı vahşi bir kurdun önünden kaçışan koyunlar gibi birbirimizi sıkıştırarak yaşarız.”

İlk İngilizce çalışması 'Deli Adam: Meselleri ve Şiirleri' 1918'de yayınlandı.

1920'ler boyunca Cibran hem Arapça hem de İngilizce yazmaya devam etti.

'Öncü: Meselleri ve Şiirleri' (1920) ve 'Peygamber' (1923) bu dönemin İngilizce eserlerinden ikisiydi. 'Peygamber'in yayınlanmasıyla Cibran kariyerinin zirvesine ulaştı ve iyice ünlü oldu.

Bu süre zarfında sağlığı bozulmaya başladı. Yine de kitap yazmaya devam etti ve önemli eserler ortaya koydu.

1931 yılında 48 yaşındaki Cibran, New York’da siroz ve tüberkülozdan hayata gözlerini yumdu.

''Hayatı çalışmak yoluyla sevmek hayatın en derin sırrına ermektir. fakat eğer ıstırap çekerken, doğduğunuz güne lanet edip bedeninizin yükünü taşımayı alnınızın kara yazısı sayıyorsanız, o zaman size cevabım şudur: yazılanı silecek olan sadece alın terinizdir.''
1.257 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

1件のコメント


不明なメンバー
2021年8月15日

Yazılan silinmez ama alın teri çok şeyi değiştirebilir.

いいね!
Yazı: Blog2_Post
bottom of page