Louvre Müzesinde, camdan bir bölme içinde duran Mona Lisa eserini düşünün. İnsanoğlunun yüzyıllardır çözemediği, göreni büyüleyen o eseri. Nasıl dünyanın en ünlü eseri oldu dersiniz?
Peki şu mısralar neler hissettiriyor size?
‘’Ağlasam sesimi duyar mısınız,
Mısralarımda; Dokunabilir misiniz,
Gözyaşlarıma, ellerinizle?’’
Dünyanın en çok okunan ve en çok sevilen şiirlerinden birisi ‘’Anlatamıyorum’’. Peki ama neden?
Inception (Başlangıç) filmini izlediniz mi? Hani anlamak için defalarca izlememiz gereken, beyin yakan o film. Hatta geçenlerde başrol oyuncusu olan Leonardo Di Caprio da filminin finalinde ne olduğunu anlamadığını itiraf ettiği. Nasıl oldu da böyle garip bir film dünyanın en iyi ve en çok izlenen filmleri arasına girdi?
Son bir soru: Sizce onca akıllı telefon markası varken, neden Iphone cihazlar pazarın en iyisi olarak gösteriliyor? Ve neden Apple ürünlerinin milyonlarca fanı var?
Yaratıcıları: Leonardo Da Vinci, Orhan Veli, Christopher Nolan, Steve Jobs… Ne alaka şimdi bunlar birbirleriyle?
Bu insanlar muhteşem eserler ürettiler, insanlık tarihine isimlerini yazdırdılar.
Bu insanların başarılı olmalarındaki tek ortak nokta ise ‘’ORİJİNAL OLMALARI, ORİJİNAL ESERLER ÜRETMELERİ’’
Eğer orijinal olma cesareti gösteremiyorsanız, üzgünüm ama tepeye tırmanmanız, tırmansanız bile orada kalıcı olmanız pek de mümkün değil.
Peki nedir orijinal olmak?
Özgün bir hayat tarzı, ilginç bir mesleği, giyiminden hobilerine ve düşüncelerine kadar toplumun genelinden ayrılmaktır.
Az gidilmiş ya da hiç gidilmemiş yoldan gitmektir.
Dünyadaki yaratıcılığı körüklemek, büyük değişimlerin önderi olmaktır.
Fakat şöyle bir baktığımızda etrafımıza orijinallerin sayısının çok az olduğunu görürüz. Çünkü orijinal olmak çok zor. Çünkü kimse orijinal olmamızı istemiyor.
Toplum ve sistem sıradan insanlardan oluşan işgücüne, tüketiciye ve seçmene ihtiyaç duyuyor. Çünkü sıradanları yönetmek daha kolay.
Pekâlâ sıradanlığın sıcak kollarına kendinizi bırakıp mutlu mesut yaşamaya devam edebilirsiniz. Ya da mutlu mesut yaşadığınıza inanmaya.
Ama şu ölümlü hayatta en ufacık bir fark yaratmak, yaşamaya değer bir hayat sürdürmek istiyorsanız orijinallik şart.
Çünkü orijinallik yoksa yaratıcılık da olmuyor. Ve yaratıcılık biz insanları diğer tüm canlılardan ayıran ve hayatı güzelleştiren en önemli özelliğimiz.
Özellikle yeni bir iş kurmak istiyorsanız veya alanınızda fark yaratmak, haddinizi aşmak istiyorsanız orijinal olmanız, diğer insanlardan ayrılmanız gerekiyor. Ve bu geliştirebileceğimiz bir özellik. Kimse doğuştan orijinal değil anlayacağınız.
Sadece bakış açımızı değiştirmemiz gerekiyor.
Peki nasıl bir bakış açısının bize orijinal olabilme becerisi kazandırabilir?
Yakın zamanda okuduğum, Adam Grant’ın ‘’Orijinaller’’ isimli kitabından altını çizdiğim bölümlerle devam edeceğim.
Grant, kitap boyunca nasıl orijinal olacağımıza ve düşünme becerisi kazanacağımıza dair ipuçları veriyor. İşte onlardan birkaçı:
1.Mutlak değil, duruma göre düşünün
Esnek olun diyor Grant.
‘’Çoğu zaman dünyaya, etrafımızda olup bitenlere bakış açımız sabit olduğu için orijinal fikirlerin farkına varamayız.
Varsayılan bir sistemden ya da politikadan yana hoşnutsuzsanız kendinize bunu insanlar tarafından yaratıldığını hatırlatın, sonra onların neden bu şekilde yaptıklarını ve nasıl farklı biçimde yapılabileceğini sorun.’’
Twittter, Instagram, sözlükler, sokaklar hoşnutsuz ve ona buna saldıran insanlarla dolu. Sadece saldırıyorlar ama. Kimse ‘’çözüm üretmek, daha iyisini üretmek.’’ İçin kafa patlatmıyor.
Çünkü söylemiştim ya, sıradan olmak kolay. Sorunlar üzerine düşünmek ve nasıl düzeltebileceğini düşünmek sadece orijinal insanların yapacağı, yapmak isteyeceği bir şey.
2.Ürettiğiniz Fikirlerin Sayısını Üçe Katlayın
Orijinal bir fikir bulmanın günlerce, aylarca, belki yıllarca gece-gündüz düşünüp tek bir fikir üretmek olduğunu düşünüyorsanız yanılıyorsunuz.
Fikirlerimizin orijinalliğini arttırmanın en kolay yolunun, fikirlerin sayısını arttırmaktan geçtiğini söylüyor Grant.
Bariz olan seçenekleri eledikçe daha uzak, daha alışılmadık şeyleri düşünmeye başlıyoruz.
Mesala Fisher-Price ve Mattel için fikir üreten oyuncak tasarım stüdyosu Skyline’da bir avuç çalışan yalnızca bir yılda 4000 yeni oyuncak konsepti sunuyor. Bu küme daraltılarak, çizimi ya da prototipi yapılacak oyuncak sayısı 230’a indiriliyor. Sonuçta sadece 12 oyuncak gerçekten üretiliyor.
Peki zekice düşünülmüş başlıklar sayesinde, iyi içeriğin viral biçimde yayılmasını sağlayan Upworthy firması başarıya ulaşmak için en az 25 farklı başlık denediğini biliyor muydunuz?
Ödül olarak salatalık ve üzüm verilen maymunların verdiği tepkiyi konu eden bir video, ‘’Maymunlar gezegeni filmini hatırladınız mı? Gerçekliğe sandığınızdan daha yakın’’ başlığını taşırken sadece 100.000 kez izleniyor. Başlık ‘’İki maymuna adaletsiz ödeme yapıldı: Sonra bakın ne oldu?’’ şeklinde değiştirilince izleme sayısı 1 milyonu aşıyor.
3.Kendinizi Yabancı Bir Ortamın İçine Bırakın
Yeni kültüre maruz kalmanın, yeni fikirlere doğrudan eğitim sağlamanın yanı sıra kendi bakış açınızın en orijinal yanlarını anlamada farkındalığımızı artıracağını söylüyor Grant.
‘’İş yerinizin dışına bakın, sizinkinden çok daha farklı bir sektör, kurum ya da ülke seçin, sonra kültürünü ve adaletlerini öğrenmeye başlayın.’’ Diyor.
4.Stratejik Ertelemeler Yapın
Yeni fikirler üretmeye çalışırken, tıkandığımızda ve kasten durmamız, o işe ara vermemiz gerekiyor.
Fikirlerimize kuluçka zamanı tanımak.
Monty Python komedi ekibinin kurucularından John Cleese şöyle demiş:
‘’Geceleyin bir skeç yazmaya çalışırken takılıp kaldığımda gider yatarım. Sabah kalktığımda sorunun çözümü bir anda önümde belirmekle kalmaz, geceki sorunun ne olduğunu hatırlamakta bile güçlük çekerim.’’
Cleese bir seferinde de bir senaryoyu kaybettiğini, daha sonra tekrar yazmak zorunda kaldığında çok daha iyisini yaptığını da gözlemlemiş.
Ayrıca Bakınız; Harekete Geçmekte Zorlananlar İçin 5 Dakika Kuralı
5.Beyin Fırtınasını Bırakıp Beyin Yazımına Başlayın.
Yapılan kapsamlı araştırmalara göre insanlar gruplarda yeni fikirler ürettiğinde, bu fikirler tek başına buldukları fikirlerden genelde daha kalitesiz ve sayıca az oluyormuş.
Gruplarda birçok parlak fikir, üretimin engellenmesi (herkes aynı anda konuşamayacağı için), değerlendirme kaygısı (insanlar aptal gibi görünmekten çekindiği için) ve konfornizm (insanlar azınlık görüşlerini paylaşmak yerine çoğunluk kararına uyduğu için) yüzünden bastırılıyor.
Ne var ki sizin de gördüğünüz gibi, bireyler kendilerine ait yeni fikirleri değerlendirmede gayet kötüdür.
Kitapta yazar, önce kendi fikirlerimizi üretmemizi, sonra da akran gruplarından geri bildirim istememizi öneriyor.
6.Dikkatinizi Fikrinizi Desteklememe Nedenlerine Yoğunlaştırın
Orijinalliği reddetmek için gerekçe bulmanın çok kolay olduğunu söylüyor Adam Grant. Katılmayan var mı?
Diyor ki: ‘’Ne ilginçtir ki insanları reddetmek için daha fazla neden bulmaya davet ederek bu işi onlar için zorlaştırabilir ve açık fikirli olmalarını sağlayabilirsiniz.’’
Şöyle yapacağız: Fikrimizin en büyük üç zaafını betimleyeceğiz, sonra insanlardan bu fikri desteklememek için birkaç neden daha bulmalarını isteyeceğiz.
Eğer fikrimiz gerçekten değerliyse insanlar karşı çıkmakta zorlanacak, fikrimizi bir çırpıda kötüleyemeyince aslında dikkate değer olduğunu düşünecekler.
Evet, kitapta ilgimi çeken fikirler bunlar.
Peki o halde soruyorum:
Sıradanlığı elinizin tersiyle itip orijinal olma cesareti göstermeye var mısınız?
Comments