top of page

İlk Hamleyi Yapmak Gerçekten Avantaj Sağlar mı?

Güncelleme tarihi: 30 Mar 2023

Bir işte öncü olmak birçok kişinin hayalidir.

Eğer bir girişimciysek ürün veya hizmetimizi piyasaya ilk sunan biz olmak isteriz.

Eğer bir fikrimiz varsa bunu dünyayla ilk paylaşan biz olmak isteriz.

Eğer bilimle uğraşıyorsak keşiflerimizle adımızdan söz ettirmek isteriz.

Gerçekten de ilk hamleyi yapmanın önemli olduğunu kanıtlayan birçok örnek var tarihte.

Ancak ilk hamleden çok daha önemli bir şey var: Zamanlama

Adam Grant, ''Orijinaller'' adlı kitabında pazarlama araştırmacılarının ortaya koyduğu bir gerçekten bahsediyor.

Araştırmacılar bir ürün ya da hizmetin öncüsü olan yani geliştiren veya satan ilk şirketleri ve pazara sonradan giren, diğer adıyla ''yerleşimci'' şirketlerin başarısını karşılaştırıyorlar.

Yerleşimciler elbette daha yavaş. Çünkü pazara girmek için öncülerin o pazarı yaratmasını bekliyorlar.

Araştırmacılar yüzlerce markayı, otuzdan fazla ürünü analiz ettiklerinde, öncü ve yerleşimcilerin başarısızlık oranlarıyla ilgili çarpıcı bir sonuç elde ediyorlar.

Başarısızlık oranı öncüler için %47, yerleşimciler için sadece %8'di.

Yani pazara ilk girenlerin başarısız olma ihtimali, sonradan girenlerinkinden çok daha fazlaydı.

Üstelik öncüler pazara tutunabilseler bile pazarın ortalamada sadece %10'unu ele geçirebiliyorlardı. Buna karşın yerleşimciler ise pazarın %28'ini ele geçirebiliyordu.

Yani çalışmalar gösteriyor ki; öncüler bazen daha fazla pazar payı elde edebilseler de hayatta kalma şansları ve kazançları daha düşük oluyor.

Pazara sonradan girenler neden daha avantajlı?

Grant, yerleşimcilerle ilgili şu çıkarımlarda bulunuyor:

Yerleşimciler mevcut talebe uymak yerine, yeni bir şeyler sunmaya hazır olana kadar oyalanıyorlar. Genellikle sektöre girmekte yavaş kalıyorlar çünkü o kategori içinde devrim niteliğinde ürünler, hizmetler veya teknolojiler üzerinde çalışıyorlar.

Mesela bilgisayar oyun konsollarının öncüsü, 1972'de pazara sürülüyor. Bu ürün, daha çok ilkel spor oyunlarını içeren Magnavox Odyssey idi.

Tabii bu sırada bu markayı takip eden, eksiklerini tespit eden birileri vardı.

1975 yılında Nintendo markası, Odyssey'nin Japonya'ya yönelik dağıtım haklarını satın aldı ve Super Mario ve The Legend of Zelda gibi oyunlar barındıran orijinal Nintendo Entertainment System'i başlatarak Magnavox'u pazarın dışına itti adeta.

Nintendo pazara sonradan girdi evet. Ancak bir şeyleri farklı yaptı, daha iyi yaptı ve sonunda lider koltuğuna oturdu.

Bir diğer örnek ise Facebook.

Facebook'tan önce 2002 yılında Friendster isimli sosyal ağ sitesi çıktığında bir yıl içinde 3 milyon adet üye edindi. Ancak sitenin yöneticileri çok aceleci ve rekabetçi davranıyorlardı. Öyle ki sitenin trafiğinin büyük çoğunluğunun Güneydoğu Asya'da olduğunu, bunun da reklam gelirini destekleyemeyeceğini fark edememişlerdi.

Facebook ise 2004 yılında sadece küçük bir öğrenci grubu için açılmıştı.

Ancak sitenin yöneticileri kullanıcı tercihleri üzerinde çok fazla ve sabırla çalışmışlardı. Sonrasında grup ve etkinlik oluşturma, sohbet gibi özellikler de eklediler. Bu sırada MySpace'in başarısız reklam stratejilerini de izliyorlardı. Daha kullanıcı dostu reklamlar yapmak için reklamcılarla ortaklık dahi kurdular. Pazardaki diğer rakiplerinin hatalarından ders çıkararak ilerlediler ve sonuç ortada.

Bunlara benzer çok sayıda örnek mevcut.

Bu yüzden size önerim ilk hamleyi yapmak olmasın amacınız. Ya da ilk hamleyi kaçırdım diye pazara girmekten vazgeçmeyin.

Daha iyi, daha farklı bir ürün veya hizmetle, doğru zamanda harekete geçtiğinizde başarıyı elbet yakalayacaksınız.

O zamana kadar çok düşünüp, çok gözlemlemeye bakın siz.

***

Yararlandığım Kaynak: Orijinaller/Adam Grant

807 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2_Post
bottom of page