top of page

Jim Carrey'den Size Hayatınızı Sorgulatacak 5 Alıntı

Güncelleme tarihi: 30 Mar 2023

Jim’deki oyunculuk yeteneği çok az kişide var. Hatta kendisi gelmiş geçmiş en iyi aktörlerden birisi olarak kabul görüyor.

Ama bugünlere gelmesi hiç de kolay olmamış.

Sefalet dolu bir çocukluk ve gençlik dönemi geçiriyor Carrey. Evsiz kalıyor, hem okuyor hem fabrikalarda çalışıyor.

Tüm bu yaşadıkları onu çok bilge bir insan yapıyor aslında. Jim'den öğreneceğimiz çok şey olduğunu düşünüyorum ve en etkileyici 5 sözünü paylaşıyorum bugün.


 

1. ''Çaresizlik, bir şeyler öğrenmek ya da bir şeyler yaratmak için size gereken en temel hammadde. Hayatının bir noktasında çaresiz kalmadıysan, muhtemelen pek de ilginç biri değilsin.''

Jim, çaresizliği çok erken yaşta tadanlardan.

12 yaşındayken babası işini kaybediyor ve ev olarak bir karavanda yaşamak zorunda kalıyorlar. Jim bu süreci sanki kampa gidiyormuş gibi düşünerek eğlenceli bir hale getirmeye çalışıyor. Tabi bu oldukça zorlu göçebe yaşantı Jim'in zihinsel olarak güçlenmesini sağlıyor.

Bununla da bitmiyor.

Stand-up'a büyük tutku duyan Jim, 15 yaşında Toronto’da bir kulüpte sahneye çıkarak stand-up gösterileri yapmaya başlıyor. Belli bir kitle edinmiş olmanın verdiği cesaretle, 19 yaşına geldiğinde Hollywood’ta şansını denemeye karar verip Los Angeles yollarına düşüyor.

Ancak işler hiç de hayal ettiği gibi gitmiyor. Jim Carrey Hollywood'da kimsenin ilgisini çekmiyor. Yiyecek yemek, kalacak yer bulamadığı günler geçiriyor.

1990’da artık ayakta durmakta zorlandığı günlerde hayal kurarak hayata tutunmaya çalışıyor. Los Angeles'ta arabasında uyumak zorunda kaldığı günlerden birinde aklına bir fikir geliyor: İyi hissetmek amacıyla kendisine oyunculuk hizmeti karşılığında alacağı 10 milyon dolar değerinde ve10 sene sonra bozdurabileceği bir çek yazıp cüzdanına koyuyor.

Bu çeki yıllarca saklıyor ve her gün ama her gün kendine yazdığı çeke bakıp, günün birinde başaracaklarının ve sahip olacaklarının hayalini kuruyor.

Kendine sürekli şunu hatırlatıyor: ''Sahip olacaklarım etrafımda, sadece şu an için bana gelmiş değiller.''

Gerçekten de yaşadığı o çaresizlik onun itici gücü oluyor ve çeki yazdıktan 4 yıl sonra, 1994'te, rol aldığı Salak ile Avanak filmi ile yaklaşık 20 milyon dolar kazanarak hayalini gerçekleştiriyor. Bununla da kalmayıp Hollywood’un en çok kazanan aktörlerinden birisi oluyor Jim.

Siz de zaman zaman çaresizlik hissiyle boğuşuyor, eliniz kolunuz bağlanmış gibi hissediyor olabilirsiniz.

Ne yazık ki biz insanlar böyle anlarda pes etmeye çok meyilliyiz. Pes edip, güvenli bir sığınak bulup, öylece hareketsiz beklemek isteriz. Ancak vazgeçmek, hayatta kendimize yapacağımız en büyük haksızlıklardan biri olur. Üstelik bunun farkına da çok geç varırız.

Bize iyi gelecek olan, Jim'in yolunu izlemek..

Çaresizliğe meydan okumalı, itici gücümüz olarak kullanmalı ve o çaresizlikten en iyi versiyonumuzu yaratmalıyız. Çünkü aslında bir fil kadar güçlüyüz.


2. ''Teslim olmaktansa açlıktan ölme riskini göze alın. Hayallerinizden vazgeçerseniz geriye ne kalır ki?''

Hepimizin hayatında en az bir kere şunu tecrübe etmişizdir:

Bir hayal kurmaya başlarız. Bizi çok mutlu eden, adeta hayata bağlayan bir hayaldir bu. Sabah onunla kalkar, gece onunla yatarız.

Sonra bu hayalimiz için adım atar, bir süre devam ederiz yola.

Ancak yolda olmanın hayal kurmak kadar kolay olmadığını görürüz. Bocalamaya başlarız, düşeriz, kalkarız ve haliyle yavaş yavaş tüm olumsuz duygular sarar etrafımızı.

Yeteneksiz olduğumuzu, boyumuzdan büyük işlere kalkıştığımızı düşünürüz. Bu da yetmezmiş gibi çevremizden de ''gerçekçi ol'' gibi psikolojik baskılar gelmeye başlar.

Bir süre sonra kabulleniriz ve gerçekçi olduğumuz o sıkıcı hayatımıza geri döneriz.

''Yeterli param da çevrem de yok, e yeteneklerim de kısıtlı, hem bu kriz ortamında ne hayali…'' dediğimiz o gerçekçi hayatımıza.

Ama durup da kendimize şunları sormayız:

''Hangi olağanüstü başarı yolculuğuna bütün bu koşullar yerindeyken çıkıldı ki?''

''Elde edilmiş hangi muazzam başarı, daha ilk adımda mantıklı gözüküyordu ki?''

''Bugün yaşamlarına takdirle baktığımız, kendisini sıfırdan yaratan hangi girişimci, sanatçı, bilim insanı ya da siyasetçi gerçekçiydi ki büyük hayalini kurarken?''

Yiyecek yemeği, kalacak evi olmayan ama hayal kurmaktan bir an olsun vazgeçmeyen, hatta kendine 10 milyon dolar değerinde, 10 sene sonra bozdurabileceği çek yazan Jim Carrey'nin, neden ''hayallerimizden vazgeçersek geriye ne kalır ki?'' dediğini aslında çok iyi anladığınızı biliyorum.

Hayallerimizden vazgeçince geriye ne kalır bilmem ama kendimizden pek bir şey kalmayacağı kesin.

O yüzden gelin çok büyük hayaller kuralım. Çünkü büyük hayallerin tüm hayatımızı değiştirme, bugünün gerçeklerini bükme ve koşullarımızı şekillendirme gücü var.

3. ''Belki başkaları beni sınırlamaya çalışır ama ben kendimi sınırlamam.''

Bir insanın kendini sınırlaması, kendi kendini sabote etmesidir aynı zamanda. Bu sınırlamaya neden olan ise genelde uyum sağlama kaygısıdır.

Çünkü hepimize henüz küçük bir çocukken uyum sağlamanın ne denli önemli olduğu, uyum sağladıkça sevileceğimiz, uyum sağladıkça insanlarla bağ kuracağımız öğretildi.

Ancak uyum sağladıkça kendimizden uzaklaşacağımızdan, özgürlüğümüzü yitireceğimizden kimse bahsetmedi.

Düşünsenize tek bir hayat yaşama hakkımız var ve bunu herkesin düşündüğü gibi düşünerek, herkesin davrandığı gibi davranarak geçirmek aslında ne acı.

Bizi sınırlamaya çalışanlar hep oldu, bundan sonra da olacak.

Bu noktada kendimize şunu sormalıyız: ''Şimdiye kadar başkalarını dinleyip kendimi sınırlamalarım, uyum sağlamalarım beni daha iyi bir yere götürdü mü? Yoksa olduğum yerde saymama mı neden oldu?''

En önemlisi de şu an dünyanın sınırlarını aşan insanlara her zamankinden daha çok ihtiyacı var.

O yüzden hepimiz toplum tarafından kabul görmeyi beklemeden düşünmeli, üretmeli, hareket etmeliyiz. Çünkü önce kendimize, sonra dünyaya bunu borçluyuz.

4. ''Odağım hayatın acısını unutmak. Acıyı unutun, alay edin, azaltın. Ve gülün.''

Her yanımız kontrol edemediğimiz kötü haberlerle, felaketlerle, acı olaylarla sarılmış durumda.

Açıkçası bir dönem tüm odağım dünyadaki ve çevremdeki acı olaylardı. Bunlar üzerine çok fazla düşünüyor, doğal olarak çok fazla dertleniyordum. Hiçbir şey keyif vermemeye başlamıştı artık.

Tam da o dönemler stoa felsefesiyle içli dışlı olmaya başladım ve bu sayede zorluklarla baş edebilir, düşüncelerimi yönetebilir hale geldim.

Artık üzücü haberlere daha az maruz kalmaya çalışıyorum ve başıma gelen kötü şeyleri tiye alma konusunda da ustalaştım diyebilirim. Mizahı da bir direniş aracı olarak hayatımın merkezine koydum.


Bu davranış değişikliğim sayesinde günlerim çok daha üretken ve enerjik geçiyor.

Aslında Jim'in bu davranış biçimine çocukluktan başladığını görüyoruz. 12 yaşında babası işini kaybettiğinde ve bir karavanda yaşamak zorunda kaldıklarında, bu süreci sanki kampa gidiyormuş gibi düşünerek eğlenceli bir hale getirmeye çalışıyor.

Evet, dünyadaki acılar, felaketler bitmeyecek. Hatta belki her şey daha da kötüye gidecek.

Bu yüzden bir noktada acılardan kaçınmayı, onları alaya almaya öğrenmek hayat kurtarıcı olacaktır. Duygusal esneklik hakkındaki yazımız da, acılardan kaçınma konusunda size çok şey katacaktır.


5. ''Bazı sabahlar uyanınca elime kahvemi alıp camdan bahçeme bakarım ve derim ki: Bunların ne kadar değerli olduğunu hatırla çünkü bir gün kaybedebilirsin.''

Diğer hayatların her daim gözümüzün önünde olması bizi zaman zaman doyumsuzlaştırabiliyor, ''onların sahip olduklarına neden ben sahip olamıyorum?'' gibi düşüncelere sevk edebiliyor bizi.

Bu durum da bizi daha mutsuz, daha tükenmiş kimseler haline getirdiğinden hayattan tatmin olmamız imkansız hale geliyor.

Ancak sahip olduklarımızı düşünüp, onlar için şükrettiğimizde; beynimizi hayattaki iyi şeylere odaklanmak ve iyi olmayan şeylere daha az önem vermek için eğitiyoruz.

Bu arada Harvard Health Publishing da pozitif psikoloji araştırmaları sonucunda şükranın mutlulukla güçlü ve tutarlı bir şekilde ilişkili olduğunu paylaşmıştır.

Sonuç olarak minnet duyarak yaşamayı öğrendiğimizde daha olumlu duygular hissedeceğiz, zihinsel olarak daha sağlıklı olacağız, zorluklarla daha kolay başa çıkabileceğiz ve daha anlamlı ilişkiler kurabileceğiz. Şükretmenin 15 bilimsel faydası podcastimizi de dinlemeden geçmeyin derim.

Son bir ekleme;


Eğer benzer içeriklerden ilham almak ve hayatınızı dönüştürme cesareti bulmak isterseniz Haddini Aş E Bülten ailemize hevesle bekleriz.

3.588 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2_Post
bottom of page