Borsalarla haşır neşir bir insan olduğum için, parasal etkileri olan kararları sıkça almak zorunda kalıyorum. Bu kararlarım kimi zaman doğru sonuçlanıyor (yani para kazanıyorum), bazense yanlış (yani para kaybediyorum.)
İşin ilginci şu:
Karar performansımı sadece "sonuçlarına" bakarak değerlendirdiğim ve bir sonraki karar alma sürecinde de aynı yolu izlediğimde, genellikle hataya düşüyor ve para kaybediyorum.
Mesela bilgiye, veriye, araştırmaya, olasılık hesaplarına pek başvurmadan, sadece içgüdülerime dayanarak aldığım yatırım kararlarında (şansın yardımıyla) bazen çok iyi sonuçlar elde edebiliyorum.
Böyle durumlarda kendimi çok zeki sanıyor ve dünyanın zirvesinde görüyorum:))
Ama aynı karar alma şeklini izlediğim bir sonraki kararımın sonuçları berbat olabiliyor.
Şans bir yere kadar yardım ediyor anlaşılan.
Buna karşın kararlarımın kalitesini sonuçlardan bağımsız olarak değerlendirdiğimde, ilk kararımın sonuçları olumsuz olsa bile, takip eden kararlarımda daha iyi sonuçlar alabildiğimi görüyorum.
Karar kalitesi ile kararların sonuçlarını birbirinden ayırmam gerektiğini bana yıllar boyunca yaşadığım acılı tecrübeler öğretti anlayacağınız. Oysa aslında bu kadar acı çekmeden de bir kitap okuyarak bu farkındalığımı geliştirebilirmişim.
Jim Paul ve Brendan Moynihan'ın What I Learned Losing a Million Dollars (Bir Milyon Dolar Kaybederek Ne Öğrendim) isimli kitabı, karar kalitesi ile sonuçları arasındaki ilginç ilişkiyi "Marjin Matrkisi" ismini verdikleri bir tezle açıklıyor.
Her alanda iyi kararlar almanın hayattaki en önemli beceri olduğuna inandığımdan, bu kitaptan biraz geçte olsa öğrendiklerimi bu yazıda özetlemek istedim. Belki siz benim çektiğim acıları çekmeden kaliteli karar oranınızı güçlendirirsiniz.
Marjin Matriksi:
Jim Paul ve Brendan Moynihan kitaplarında karar kalitemiz ile aldığımız sonuçlar arasındaki ilişkiyi aşağıdaki grafikte özetlemişler.
İki yazarın matrikste bize kısaca öğütledikleri şey, kaliteli kararlarla doğru sonuçlara ulaşmanın uzun vadeli başarının tek yolu olduğu.
Onlara göre kalitesiz kararlarla doğru sonuçlara ulaşmak, sadece şanslı olduğumuzu gösterir ve bizi uzun vadede felakete sürükleyebilir.
Kaliteki kararlarla yanlış sonuçlara ulaşmak ise istenemeyen bir durum olsa bile, eğer yeterince dayanıklılık gösterirsek bizi sonunda doğru sonuçlara taşıyacak bir süreçtir.
Şimdi gelin kaliteli karar almak ne anlama geliyor, ona bakalım.
Kaliteli Karar Ne Demek:
Kaliteli karar sonuçta "Beklenen Değer"in (Expected Value) bilgi ve olasılıklar ışığında hesaplanabildiği karar anlamına geliyor.
Örneğin, poker oynadığınızı ve 100 dolar yatırarak % 20 ihtimalle 1000 $ kazanma şansınız olduğunu düşünelim.
Bu durumda beklenen değer 200 ABD dolarıdır (1000 ABD doları x % 20) ve kaliteli karar bu bahse girmeyi gerektir. Beklenen değer olan 200$ için sadece 100$ ödüyorsunuz.
Belki şansınız yaver gitmeyebilir ve ilk bahsi kaybedebilirsiniz. Ama bu fırsatla 100 kez karşılaşır ve her seferinde bahse girerseniz (büyük sayılar yasasına göre) çok büyük ihtimalle paranızı ikiye katlarsanız.
Bu durumda kaliteli bir karar aldınız demektir. Olağanüstü bir şansızlıkla 100 bahsin sonuçta paranızın tamamını kaybetseniz bile kararınız kalitelidir. Çünkü net bir beklenen değere göre alınmış bir karardır.
Durun "örneği neden pokerden?" verdin diye hemen sinirlenmeyin.
Kaliteli karar alma ile ilgili bu bakış açısını hayatın her alanına taşıyabilirsiniz.
Ayrıca Bakınız; Hayatınızı Değiştirme Vaktinizin Geldiğini Gösteren 3 İşaret
Ama önce pokerci arkadaşın yukarıda anlattığım hikayede neler yaşayacağına biraz daha yakından bakalım.
#1: Kaybetme Hissini Daha Sık Yaşayacak
Diyelim ki oyuncumuz olasılık hesabını doğru yaptı.
Bu durumda oynadığı her 10 elin sekizini kaybedecektir. Yani 10 oyunun 8'inde 100'er dolar kaybedecek, ama kazandığı iki oyundan 900'ar dolar net kar ettiği için sonuçta 1.800-800= 1000$ kazanmış, yani parasını ikiye katlamış olacaktır.
Bu oyun sırasında onu izleyenler önce oyuncumuzun ne kadar beceriksiz olduğunu düşünecekler ve sonra da birden şansının döndüğünü söyleyeceklerdir. Oysa aslında yaşananların şansla değil, kaliteli karar almayla ilgisi vardır.
Haddini Aş Kulübüne Sen de Katıl
Bu durum hisse senedi yatırımlarında geçerlidir.
Eğer işinizi iyi yapan bir yatırımcıysanız ve güçlü araştırma sayesinde güvenilir kazanma olasılıkları hesaplıyorsanız, çoğu yatırımınız başarısız sonuçlansa bile bir kaç başarılı tahmininiz sayesinde büyük para kazanırsınız.
Warren Buffet gibi başarılı yatırımcıların sırrı budur. (Benim de Tesla ve Bitcoin ile aldığım sonuçlar benzerlik gösteriyor.)
Aslında bu ilginç fenomen, sonuçta çok başarılı insanların neden çok sık yanlış sonuçlanan kararlar aldığını da gösterir. Sık sık hata yapmanın sonuçta bizi neden başarıya götüreceğinin sırrı da burada yatıyor.
Yeter ki karar alma kalitemizi artıralım, bir gün sonuçlar yüzümüze mutlaka gülecektir.
Ama...
Bir de aması var.
#2: Dayanıklılık Neden Önemli?
Yukarıda anlattığım pokerci senaryosunun gerçek hayatla örtüşmeyen şöyle bir yönü var.
Eğer pokercimiz çoğumuz gibi sıradan bir insansa, çok büyük ihtimalle o son iki oyuna varamadan pes edecektir.
İnsanın sürekli olarak kaybettiği bir oyunda, sadece karar kalitesine güvenerek inatla yoluna devam etmesi, katlanması hiç de kolay olmayan acılarla dolu bir dayanıklılık testidir.
Ayrıca büyük rakamlar kuralını da unutmamak lazım.
Oyuncumuz şansını sadece 5 el denerse parasının tamamını kaybedebilir.
%20'lik 1.000$ kazanma ihtimali, ancak oyuncu çok sayıda deneme yaparsa kesinliğe yakın olasılıkla gerçekleşecektir. Yani oyuncunun parasını ve/veya inancını yitirmeden mutlu sona ermesi hiç de kolay değildir.
Öte yandan oyuncu kaliteli kararlar alma, büyük sayılar yasası ve marjin matriksi gibi konularda kendisini iyi eğitmiş, gerekli araştırmaları yapmış, yeterince parayla masaya oturmuş ve psikolojik direncini güçlendirmek konusunda kendini müthiş geliştirmişse sonunda parasını ikiye katlaması kaçınılmazdır.
Bence burada en kritik faktör piskolojik direnç. Çünkü o olmadan kaliteli kararlarınızın tadını çıkartmanız imkansız.
#3: Sosyal Baskıya Dayanmak
Çoğu sıradan insan için yukarıdaki pokerci arkadaşın acılarına katlanmak imkansızıdır. Çünkü beynimiz acıdan kaçmak için her şeyi yapar. Üstelik bu sadece kendi içimizdeki bir acı olsa yine iyi, bir de çevremizdekilerin baskısı var.
Diyelim ki bir portföy yöneticisininiz ve kaliteli kararlar alma becerilerine sahipsiniz.
Ama şansızlık bu ya, kararlarınızın sonuçları bir türlü yüzünüze gülmüyor ve yatırım portföyünüz gittikçe eriyor. Bu durumda paralarını size emanet eden insanların baskısı gittikçe yoğunlaşacak, bir süre katlanamaz hale gelecektir.
Ya da bir girişimcisiniz.
Girişim kararınız çok kaliteli ama bir türlü istediğiniz sonuçları alamıyorsunuz. Biraz daha dayanırsanız mutlu sona ereceğinize eminsiniz ama süre uzuyor, yatırımcılarınızdan, çalışma arkadaşlarınızdan ve hatta eşinizden bile baskı yiyorsunuz. Sizce bu baskılara ne kadar dayanabilirsiniz?
Bir futbol takımı antrenörü olduğunuzu düşünelim.
Harika bir stratejiniz var, belirli bir alışma ve çalışma süresinin sonucunda takımınızın yenilmez bir armadaya dönüşeceğine eminsiniz. Ama takımınız son 7 haftadır yeniliyor. Evet, takım istediğiniz yönde yavaş yavaş gelişiyor ama seyircinin daha fazla sabretmeye niyeti yok. Dayanabilecek misiniz bu baskıya?
Sonuç:
Eğer hayatta başarılı olmak istiyorsanız doğru sonuçlanan kararlar almanız lazım.
Yukarıda paylaştıklarım doğru sonuçlanan kararların kaliteli kararlar olması gerektiğini ortaya koyuyor. Kalitesiz bir şekilde aldığınız ama doğru sonuç üreten kararlar sadece şanslı olduğunuzu gösterir. Şans sürdürülebilir bir başarı için yeterli değildir.
Ama kaliteli kararları almak ve arkalarında durmak hiç de kolay değil. Ve sanırım bunlar hayatta geliştirilmesi gereken en önemli beceriler. Kaliteli kararlar alıp, bunların yol açtığı sonuçlara yeterince dayanırsanı başarı kaçınılmazdır.
Ne dersiniz?
Comments