1942 yılının Eylül ayında, genç bir psikiyatrist kendisini, insanlık tarihinin en korkunç deneyimlerinden birini yaşamak üzere, bir Nazi toplama kampının önünde sıraya girmiş halde buldu. Bugün çoğumuz, toplama kamplarında gerçekleştirilen korkunç ve insanlık dışı eylemler hakkında fikir sahibiyiz. Ancak yazarımız Viktor Frankl’in esarete adım attığı o günlerde, çoğu kişi kamplardaki vahşetin boyutunu bilmiyordu. İnsanın Anlam Arayışı; bu acımasız deneyimden körüklenen ve umu

Duyduğunuz bir şeydir, neyi bildiğin değil, nasıl anlattığın önemli. Harika bir fikriniz var, heyecanla anlatıyorsunuz, ancak karşınızdaki sadece birkaç saniye sonra telefonuna bakıyor. Müthiş bir satış fırsatı yakaladınız, müşterinin ürünü alması an meselesi ve birden ilgisini kaybediyor. Çok başarılı olduğunuz bir projeyi üst yönetime anlatacaksınız, startup’ınıza yatırımcı bulacaksınız, tez savunması yapacaksınız.. Ne yaptığınız önemli değil. Her şey insanları etkilemek ve

Kendimize pek çok söz veriyoruz. Daha sağlıklı bir yaşam, daha fazla kitap, yeni bir dil öğrenmek, para biriktirmek.. Hedef koyarken kararlıyız. Bu sefer başlıyorum, bu sefer başka olacak.. Ancak dünya genelinde insanların %75’i; hedeflerini daha ilk aydan yarı yolda bırakıyor. Bugün; dünyada 10 milyondan fazla kişinin bu acı gerçeği değiştirmek için okuduğu ve hayatlarını dönüştüren James’in Clear’ın Atomik Alışkanlıklar kitabını özetliyoruz. Kitap tam 239 haftadır Amazon’un

Yaklaşık 4000 yıl önce dünyanın en zengin ülkesiydi Babil. Asma bahçeleri ve refah içindeki insanların hikayeleri ile ünlüydü. Babil’liler zenginlik sırlarını bizlere de aktarmak istemişler ki, antik tabletlere servet artırma sanatı üzerine tavsiyeler işlemişler. Finansal özgürlükle ilgili gelmiş geçmiş en iyi kitaplardan biri olan Babil’in En Zengin Adamı; antik tabletlerdeki hikayelerden yola çıkarak bizi servet edinmenin sihirli dünyasına götürüyor. Kitap, bir zamanlar Bab

Bir start-up'ı neyin başarılı kıldığını hiç merak ettiniz mi? Bu sorunun birkaç cevabı var. Ama biz size başarının en büyük sırlarından birini hemen açıklayalım: Şirketiniz bir tekel haline gelmeli. Tekellerin kötü bir ünü vardır, ancak aslında inovasyon için iyi olabilirler. Çünkü tekel olma durumuna ulaşmak için tamamen yeni bir şey yaratmanız gerekir. Kopyalanamayacak bir şey. Yani sıfır noktasından bire geçmelisiniz. Peter Thiel'in felsefesinin özü budur. Bildiğiniz gibi

Bir ampulü değiştirmek için kaç kişi gerekir? Bu soruyu OpenAI tarafından geliştirilen son teknoloji ürünü ChatGPT-4'e yönelttiğinizde iki yanıt alabilirsiniz. Gerçekçi bir cevap: Uygun güvenlik prosedürlerini izledikleri sürece bir kişi yeterli olacaktır. Ya da bir saçma bir cevap: Dört kişi. Biri merdiveni tutacak, biri ampulü sökecek, diğeri yenisini takacak ve dördüncüsü de patlamış ampulü çöpe atacak. Kabul ediyorum ki, bir yazılım için cevaplar fena değil, daha da öneml

"Yalnızca rekabet gücüne değil, karşılaştığınız koşullar ne olursa olsun asla pes etmeme yeteneğine de sahip olmalısınız." Bu söz, başarma azmiyle atletizm dünyasının zirvesine oturmuş Abby Wambach'a ait. Kültürümüz ve yetiştirilme tarzımız, ne olursa olsun sabretme fikrine saygı duyar. Çoğu zaman da pes etmeyi bir zayıflık işareti olarak görür. İyimserlik ve azmin zor zamanlarda bizi ayakta tutmaya yardımcı olabileceği doğrudur. Ancak aynı zamanda bizi, zaten çoktan kaybetti

Girişimcilik yolculuğuna çıkmak, bilinmeyene doğru cesur bir adım atarken, dayanıklılık ve azim gerektiren bir eylemdir. Keşfedilmemiş sularda gezerken, girişimimizi büyütme veya batırma potansiyeli taşıyan sayısız kararın ağırlığını omuzlarımızda taşırız. Zordur o yolda ilerlemek. Zordur, ama hayallerimiz gerçeğe, o yolda dönüşür. O yolda yeşerir yaratıcılığımız. Belki siz de, şu an o yoldasınız, belki yola çıkmak istiyor ama o cesareti bir türlü kendinizde bulamıyorsunuz. İ

Miles Davis'in bir keresinde dediği gibi, "Zaman önemli bir şey değildir. Tek şeydir." Davis, burada her ne kadar müzikten bahsediyor olsa da, bu ifade gündelik hayatlarımız için de hiç şüphesiz geçerli. Hayatımızın çoğunu bir şeyleri zamanında yetiştirmek, belirlenmiş son teslim tarihlerine uymak ve sahip olduğumuz biricik zamanı en verimli şekilde kullanmak için çaba harcayarak geçiriyoruz. Ne tuhaf değil mi? Zamanı en doğru şekilde kullanmaya yönelik yöntemler düşünmek içi

Her gün davranışlarımız, yeteneklerimiz, kişisel veya bedensel özelliklerimizle ilgili genel geçer istatistiklerle karşılaşıyoruz. Yani aslında her gün bir "ortalama"ya karşı ölçülüyoruz. İşin kötüsü "ortalama olarak insanların hayatları boyunca 4.7 partneri olur" gibi ifadeler o kadar alışılmış hale geldi ki bu ifadelerin doğruluğunu bile sorgulamıyoruz. Çünkü ‘’ortalama olmak’’ hep güvenli liman. Çünkü bize öyle öğretildi. Çünkü sistemin devamlılığı söz konusu. Düşünsenize,

Bugün yaşadığımız ülkedeki koşulları, diğer ülkelerin refah ve kalkınmışlık seviyesi ile oldukça fazla karşılaştırıyoruz. Belki de uluslar arasındaki ekonomik ve politik farklılıkların, toplumu ne denli etkilediğini hiç bu kadar derinden hissetmemiştik. Nasıl bu kadar fakirleştiğimizi tartışıyoruz. Nasıl bu kadar cahilleştiğimizi tartışıyoruz. İnsani haklarımızı nasıl kaybediyor olduğumuzu tartışıyoruz. Kafamızdaki neredeyse tüm bu soru işaretlerini giderecek türden bir e

Söz konusu iş dünyasında başarı olunca, çoğumuz çok büyük düşünürüz: Büyük şirketler, iddialı ürünler, milyar dolarlık CEO'lar… Amazon'lar, iPhone'lar, Bill Gates'ler… Gerçek şu ki; bu düşünce çoğumuzun başarıdan ürkmesine neden oluyor. Sonuçta, sektörü fetheden bir sonraki dev şirketi kurma, bir sonraki viral ürün fikrini bulma veya bir sonraki milyonlarca dolarlık yatırım alan bir start-up kurucusu olma şansımız çok yüksek sayılmaz. Ama gerçekten o kadar büyük olmak istiyor

Daha önce hiç bir satış görevlisinin sözlerine kanıp, ihtiyacınız olmayan bir şeyi satın alırken buldunuz mu kendinizi? Ya da aslında çok da mantıklı olmadığı halde, bir yıllık pilates üyeliğine aniden imza attınız mı? Peki ya kalabalık bir sokakta yürürken, dostça yanınıza gelen bir kişiyle konuşmaya başlayıp, hiç bilmediğiniz bir derneğe bağış yaptığınız oldu mu? Eğer başınıza bu tarz şeyler geldiyse, bir ikna uzmanının kurbanı olmuşsunuz demektir. Yazar Robert Cialdini de

Hedeflerimize ulaşmak için kapsamlı ve eksizsiz bir plan yapsak da başarısız olabiliyoruz. Bizim için en doğrusu olduğuna inandığımız seçimlerimiz, öngöremediğimiz bir biçimde felaketimizi hazırlayabiliyor. Asrın felaketi olan 6 Şubat depremi, İkiz Kuleler'e yapılan terör saldırısı, beklenmedik bir anda gelen 2008 küresel krizi, pandemi.. Hiçbiri önceden öngörülebilir değildi. Ve maalesef yaşamlarımızı derinden değiştiren sonuçları oldu. Bugün özetini okuyacağınız Siyah Kuğu

Teknolojinin tarihte en hızlı ilerlediği çağdayız. Hepimiz otomasyon, yapay zeka ve robot teknolojilerinin ortaya çıkışı ve gelişimini izlerken hem heyecanlanıyor hem de endişeleniyoruz. ''Bu teknolojiler işimizi elimizden alacak mı?'' ''İstihdam üzerindeki etkileri neler olacak?'' ''Ne gibi yeni iş kolları doğacak?'' Bu tarz sorular sormaktan alıkoyamıyoruz kendimizi haklı olarak. Ünlü yazar ve gazeteci Andrés Oppenheimer, bugün özetini okuyacağınız "Robotlar Geliyor" adlı k

Hep konuştuğumuz bir şey var: Günümüzde her zamankinden daha fazla bilgiye erişebiliyoruz. Ancak, bu bilgi bolluğuna rağmen insanların fikirlerini değiştirmesi hala inanılmaz derecede zor. Böylesi bir çağda eleştirel düşünebilen, açık fikirli, komplo teorilerini değil de bilimi takip eden insanların giderek artması gerekirken; sanki tam tersi oluyor. Kendi fikrine körü körüne bağlı, komplo teorilerini seven ve sorgulamayan insanların sayısı giderek artıyor. Bu nedenle günümü

''3 saniyelik dünyada nasıl öne çıkılır?'' alt başlığı ile yayınlanan bu kitaba şöyle bir giriş yapmış yazar Brendan Kane: ''Sesleri bastırılan veya görmezden gelinen yetenekli, zeki ve saf bir kalbi olanlara. Bu kitap sesinizi yükseltmek, gücünüzü bulmak ve dünya üzerinde olumlu bir etki yaratmak için rehberiniz olsun.'' Etkileyici bir giriş değil mi? Kancayı Atmak, özellikle dijital dünyada içerik üretmek, ürününü veya bir girişim fikrini pazarlamak ve kariyerinde büyümek i

"Bu terfiyi aldığıma inanamıyorum. Bunu gerçekten hak ediyor muyum?” "Ben sadece şanslıyım. Eğer o büyük fırsat olmasaydı, bunu asla başaramazdım. Benim yaptığımı herkes yapabilir aslında..” "İnsanların düşündükleri kadar yetenekli olmadığımı görmelerine izin veremem. İçime kapanırsam ve risk almazsam daha iyi olur." "Kendimi rol yapıyormuş gibi hissediyorum. O kadar uzun süredir yetkinmişim gibi davranıyorum ki artık kim olduğumu bile bilmiyorum." Eğer kendinizle sık sık bun

Paranın Psikolojisi Kitap Özeti

Benjamin Hardy'i ilk kez 3 yıl önce, tesadüfen denk geldiğim TEDx konuşması ile tanıdım. Konuşmasından çok etkilenmiştim. Çünkü herhangi bir şeyi başarmak için bize öğretilen "hadi gayret et, başarırsın" ezberini bozan bir iddiası vardı. İrade göstermenin yaşamdaki büyük değişimleri gerçekleştirmek için yeterli olmadığını savunuyordu. Çünkü irade zorlamaydı, arkasından ittirmek gerekiyordu. İçinde bulunduğumuz herhangi bir ortam, yani dış etken, irade gücümüzü silip süpürebi