top of page

Kitap Özeti: Atomik Alışkanlıklar

Güncelleme tarihi: 25 May 2023

Bugünkü yazı, Haddini Aş Kulübü'nün değerli üyelerinden Özlem Gülay'a ait.


Sevgili Özlem bizi James Clear'ın şahane kitabı Atomik Alışkanlıklar'ı okumaya davet ediyor ve kitabın oldukça geniş bir özetini sunuyor.


 

Bu özet ücretsiz üyelerimiz içindir. Uluslararası ses getirmiş tüm kitap özetlerimize ulaşmak isterseniz, sizi Kitap Ekspresi'ne davet ediyoruz.


Kitap Ekspresi'nde özetlerimiz artık sesli olarak da sizlerle buluşuyor. Kitap Ekspresi'ne üye olun, hem her hafta bir bestseller kitabın özet ve ana fikirlerine ulaşın, hem dilerseniz özeti okumak yerine dinleyin. Önceki tüm ücretli özetlere de anında ulaşabilirsiniz. Hadi tam burada bekliyoruz!


 


1 Ocak sabahıydı. Klasikleşen o güzel heyecanlarla, yeni yıla dair alınan yepyeni kararları uygulamaya başlamak için belki de en taze andı.

Beni derleyip toparlaması için güzel alışkanlıklar gerekiyordu. Bir de o alışkanlıkları güzelleştirmek.

Randevumun partneri alışkanlıklar & karar verme & sürekliliği ile anlam bulan gelişim konularında uzmanlaşmış bir yazar olan James Clear’ ın kaleminden çıkan ve günümüz itibariyle 4 milyondan fazla satışa ulaşmış ATOMİK ALIŞKANLIKLAR kitabıydı.

Değerli yazar Clear’ in kendi bloğu da takip etmeye değer. Ayrıca bültenlerine de üye olabilirsiniz. 500 binden fazla üyeye ulaşan haftalık bu yayınlar, sizi bu dünyada adeta canlı tutuyor.




Kurduğu habitsacademy.com (Alışkanlıklar Akademisi)’nde sayıları onbini aşan lidere, koça, yöneticiye eğitimler vermiş bir yazarın yaşadıklarından çıkan bu satırları okumaya başlamadan önce şu gibi ön yargılarım vardı:

''Alışkanlık edinmek aslında çok basit değil mi? Düşün, iste, odaklan, karar ver uygula... gibi vurgular yetmez mi? Hepsi bilinen metodojilerden ibaret...''

Ancak bu işin felsefesini, müthiş bir analoji oluşturarak ortaya koyacağını, keyifli bir oyuna bilet almış gibi hissettirerek beni içine alacağını tahmin etmemiştim açıkçası.

''Bazı yaşananların büyüsünden etkilenerek ancak bazı değerler doğmaktadır.'' vurgusu adına yazarımızın hayatına dair şu ayrıntıya da yer vermek gerekiyor;

Lise yıllarında beyzbol oynarken sert bir darbe ile beyzbol sopası yüzüne çarpıyor. Bu travma ile beyninin önemli bir bölümü ciddi derecede hasar alıyor. İyileşme süreci bazı operasyon ve biz dizi tedavi süreçleriyle aylarını alıyor.

Zorlu geçen bu sürecin ardından, sahalara yalnız dönmüyor ve “benim hikayem” girişi ile başlayan, küçük alışkanlıkların şaşırtıcı gücüne inandığı, bir şeyler iyileşecekse bunu yapmanın kendisine düştüğü kanısına vardığı, rutinlere ve farkındalıklara değindiği birçok mesaj içeren bu şahane kitap ile tabir-i caizse ''ben geldim'' diyor.

İşte bu özet isteği, okurken daha en başından beni bolca not almalara yönelten bu başucu eserinin yarattığı karşı konulmaz paylaşma güdüsünden çıkıverdi.

Özet demek ihanet demek değildir diyorum ve bu yazıyı kitabın aslını okumaya bir davet olarak ilan ediyorum.

Hadi başlayalım.

Atomik Alışkanlıklar Kitap Özeti

Atomik: Büyük bir sistemin en küçük parçası & Müthiş bir enerji kaynağı

Alışkanlık: Rutin, düzenli uygulama, otomatik tepki

Belki de en sonda söylenebilecek ama en başı hakeden bir notum var ise o da şudur;

''Her insanın kendine has bir alışkanlık yaratma doğası, kimliği vardır. Sevdiğim bu tarz oyununda, bahsedilen yaratım süreci, bir başkasından bekleyebileceğimiz bir tasarımdan öte kendi içsel zenginliğimizden doğmaktadır. Bu zenginliği keşfetmek için de bir çok anahtar sunan bu eserde, kendimizi bulmamak mümkün değil.''


Omurgayı şu dört unsura bağlıyor Clear,

1. İşaret

2. istek

3. Tepki

4. Ödül

Alışkanlık edinme sürecinin aynı sırayla yaşandığı sarmaldaki bu adımlardan doğan dört davranış değişikliği yasası olarak;

GÖRÜNÜR KILIN / CAZİP KILIN / KOLAYLAŞTIRIN / TATMİN EDİCİ KILIN aksiyonlarını akıcı bir şekilde zihinde yaşatıyor.

Düşüncelerimizi, davranışlarımızı ve duygularımızı harmanlayan bu modelde, ilk iki yasa problem safhası, son iki yasa ise çözüm safhası olarak ele alınıyor.

İşaret ve İstek

Problem safhası çatısında yer alırken aslında tetikleyicilerin ta kendisi oluyorlar. Nasıl mı? Mesela; Tv izlemek istemeyiz, asıl istediğimiz eğlenmektir. Getireceği durum değişikliğidir asıl isteğimiz, eylemin kendisi değil. İşaretleri isteğe dönüştüren duygularımızdır.

İki adımın ardından işte onların önünü açan yazarımızın çözüm safhasının iki unsuru da;

Tepki ve Ödül

Gerçekleştirdiğimiz alışkanlık her ne ise o tepkinin oluşumu, bizim ne kadar motive olduğumuza bağlıdır ve aslında becerimizle de paralel seyreden bir hâldir. Örneğin; potaya smaç basmak istiyoruz ama yeterince yükseğe sıçrayamıyorsak, şansımızın pek olmadığı gibi.

Sarmalın son aşamasının cazibesine yakından bakalım, yazarımızın değerli sunuşu ile;

Ödül, her alışkanlığın nihai amacıdır. Tüm aşamaların...

İşaret, ödülü farketmektir

İstek, ödüle arzu duymaktır.

Tepki, ödülü ele geçirmekle ilgilidir.

Ödül bizi tatmin ettikleri, bize öğrettikleri için gelecekte bize hangi değerlerin hatırlanmaya değer olacaklarını gösterir. Ve ödül isteğinin giderilmiş olmasıyla döngü tamamlanır yeniden işarete bağlanır. Bu sarmal böylece akıp gider sırayla.

Gelelim bir diğer güzel dörtlüye.


İyi bir alışkanlık Nasıl Yaratılır ? / Kötü bir alışkanlık nasıl yıkılır?


İşaret: Görünür kılın / Görünmez kılın

İstek: Cazip kılın / İtici kılın

Tepki: Kolaylaştırın / Zorlaştırın

Ödül: Tatmin edici kılın / Tatmin edicilikten çıkarın

Kötü bir alışkanlık nasıl bırakılır? (ki aslında belki de çözümlememiz çoğunlukla burdan gelir ne dersiniz? Neticede iyi bir alışkanlık oluşturma isteği, temelde memnun olmadığımız gidişatı tersine döndürme isteğinin bir aynası olabilir. )

Yazarımız, burada bir püf noktaya vurgu yapıyor: Hayatımızdaki sistemleri kavramak & Doğamıza uygunluğunu yakalamak. Yani sürece farkındalıkla (işareti algılamakla) başlamak.

Eserden bazı alt okumalara da yer vermek istiyorum:

Alışkanlık istifleme: Bir alışkanlığa başka bir iyi alışkanlık eklemeye ne dersiniz? Her sabah kahvemi demlerken bir kaç dk meditasyon ya da esneme egzersizlerine yer açmak gibi.

Ortam tasarımı: Hani aslolan o sistemi yaratma yolculuğunda gerekli olan ortamlar yaratmaya dair yazarımızın şu mesajı, iyi bir pusula görevi görüyor.

Ortam tasarımı hayatınızın mimarı olmanıza olanak sağlar.

Kendi dünyanızın tüketicisi değil tasarımcısı olun.

Çözülme Anı: Bir buz küpünü düşünün. Oda soğuk, sıcaklık -3,8 derece. Yavaş yavaş ısınıyor ortam. Eksi 3,3 -2,7 -1,6 -0,5... Buzda hala bir değişim yok. Vee 0 derece... Buz erimeye başlıyor. Önceki sıcaklıktan pek bir farkı yok ama büyük bir değişimin kilidi açılıyor.

Önceki pek çok eylemin sonucu olarak açılıyor aslında bu başarı kilidi.

Alışkanlıklar serüveninde ilerlerken bazı anlar hayal kırıklığı hissettirebilir bize, sanki bir fark oluşmuyor gelebilir. Oysa o çözülme anına dek kendimize zaman tanımamız, sonunda bize güzel bir hediye olarak geri dönüyor.



Sisteme Odaklanmak

Hedefler, ulaşmak istediğimiz sonuçlarla ilgili iken asıl keyif verenin o sonuçlara giden süreçlerle ilgili SİSTEMLER olduğuna ne dersiniz?

Yazarımızın bu sistem temasını bize sunma şekli oldukça net ve toparlayıcı:

Bir müzisyenin hedefi yeni bir parça çalmak iken, onun için ne kadar çok pratik yaptığı ve bu yolda eğitmeninden nasıl bir geri bildiğim aldığıdır sistemin kendisi.

Ya da bir girişimci iken hedefinizin 1 milyon dolarlık iş kurmak olduğu bu yolda, ürün fikirleri test etme, kampanyaları yürütme yolculuğudur sisteminiz.

Hedefe ulaşmak anlık bir değişikliktir, oysa küçük ve yapılması kolay olan düzenli pratik ya da rutinlerin bir araya getirdiği birleşik büyüme sistemine varım diyenler.

Amaçları unutun, sisteme odaklanın!

Modelin sağduyu kırıntıları adına oluşturulan kitabın sonlarındaki derleme ise, yaşamımızla örtüşen bir çok sade detayı içeriyor. Örneğin:

Hatrı sayılır bir NEDEN ile NASIL’ı yenebileceğimizi,

Meraklı olmanın, akıllı olmaktan daha iyi geldiği,

Ancak duygusal olduktan sonra, akılcı ve mantıklı olabileceğimizi ( ki bunu çok sevdim..)

Bir şeyi ne kadar istediğimizin işaretinin , eylemlerimizde saklı olduğu,

Örneklerle devam edelim:

Her gün bir alışkanlığımızı sadece ve sadece %1 arttırarak bileşik faizin gücü ile yılın sonunda ulaşabileceğimiz müthiş gücün hayal olmadığını,

Alışkanlıkların son nokta değil — giriş kapıları olduğunu,

Planlamanın değil, pratik yapmanın en etkili öğrenme yolu, yani SIKLIĞIN farkı yarattığını,

Bir şeyi bir kez kaçırmaya kaza diyebileceğimizi, ancak iki kez kaçırmanın ise yeni bir alışkanlık yarattığını, (aslında burada, kötü alışkanlıklarımızı görebiliriz kolaylıkla sanki ne dersiniz? )

Hikayeleştirerek önümüze seriyor Clear.

Alışkanlıklar bir nev-i birer kimlik yaratımı ise her şeyden önce İNANÇLARIMIZI DEĞİŞTİRMEK çok iyi bir başlangıç gözüküyor. Dünya görüşümüzü, öz imajımızı, yargılarımızı..

''Sonuç elde ettiğimiz şey, süreç yaptıklarımız, kimlik ise inandıklarımız.''

Kişinin özüyle buluşmayan bir davranış kalıcı olamaz; diye ekliyor Clear.

Ve bir alışkanlığın kimliğinizin bir parçasına dönüşmesini içsel motivasyonunuzun en üst düzeyi olarak tanımlıyor.

Yani hedef bir kitap okumak değil, okuyan birine dönüşmek, hedef bir enstrüman çalmayı öğrenmek değil, müzisyene dönüşmek.

Örneğin; minik seanslarla başlanılan yoga pratiklerinde aslında amacımızın bir yogi olmak olmadığı, temel mottonun sağlıklı, esnek, zihnde bir vücuda sahip olarak hayatımı yaşamak olduğu kanısına varmak bu sistem pratiğinin bize fazla yük getirmeden kolaylaştırarak bir rutin oluşturmasına olanak sağlayabilir.

İster 20'lerde olalım ister 50'lerde. Nihayetinde, hayat her yaşta bizim!

Burada üstatların söylediklerine değinmeden geçemeyeceğim.

“Sağlam kafa sağlam vücutta bulunur ” M.Kemal ATATÜRK

“Vücudunuza iyi bakın, çünkü yaşamak isteyeceğiniz yegane yer orasıdır ” Jim ROHN

“Yol yürüyene görünür” Mevlana

Değerli dostlar,

Alışkanlıklarımızı ele almak adına bize iyi bir rehber olarak kazandırılan Atomik Alışkanlıklar eserini sizlerle tanıştırmak istediğim bu yazının son satırlarına yaklaşırken, eserden kısa bir kesiti sorgulamalarınıza sunmak adına paylaşıyorum;

Sıkıntının başarı karşısında en büyük tehdit olduğunu belirten satırları okurken şunu düşündüm;

Aslında sıkılmak bir yerde iyi bir sıçrama adımı değil midir? İnsanın can sıkıntısından ötürü yaratıcılığı biraz da şekillenmiyor mudur? Sıkıntılar biraz sorgu sual hallerini doğurmaz mı? Her şey bir an durduğunda, üretemediğimizde, ne yapacağımızı bilemediğimizde zihin taramıyor mu kalbi yoklamıyor mu ne yapabiliriz diye?

Bu kısa eleştirel bölümü de bu sorularımla teğet geçiyor ve okuduktan sonra kitabın bana kazandırdıklarının en taze listesini alışkanlıklar yaratma panoma kendime iyi bir işaret niyeti ile yer açıyorum.


Son Bölüm


“Hayatımın her gününe bir ritüelle başlarım.”

Modern dansçı Twyla Tharp’tan söz ederken bu cümlesine yer vererek, basit gündelik ritüellerin gücünden bahsediyor yazarımız kitabında ve ben bu vesile ile ilk aksiyonlarıma merhaba diyorum.

Basit ritüeller;

Bir kaç yıl öncesine kadar “ben sabah insanı değildim” der ve sabahların sakinliğini keşfetmemiş biri olarak, biraz savaş haliyle uyanır, güne biraz zor başlardım. Şimdilerde ise her sabah yine işe başlama saatim belli iken kendime yarattığım fresh bir sabah rutieli ile güne erken başlıyor ve bundan keyif alıyorum. (Sabah rutinleri oluşturmak için "Başarı İçin Sabah Rutinleri Rehber'ine bir göz atın, derim.)

Herkese eşit verilen günün 24 saatinden yaşantıma 1 saat kazandırdım. Tabii bazen insanlık hali diyerek uykuyu sevdiğim sabahlar olmuyor değil lakin yarattığı farkındalık temeli sağlam oldu bence.

Peki yeni ne mi yapıyorum? Uyandığımda kendime ilk ödül olan kahvem ile kitap okuma beceriksizliğimi yıkıyorum. “1 sayfa da olsa okumadığın 1 günün bile geçmesin” diyerek kendi kimliğime yakışan bir alışkanlık istifleme modeli ile ritüel oluşturdum :)

Evet. Ömrümde kitapsız geçen günlerime inat, her kahve kokusunda kitaba dokunarak sakinliğin tadını çıkarıyorum. Raflarımda okunmayı bekleyen her bir kitap ile randevulaşacağım günler için heyecanlanıyorum. Sanırım içsel motivasyonum fena değil :)

Sağlık, bir çok açıdan ele alınması gereken bir konu; mental, bedenen ve ruhen... Kendimi dinlediğimde en çok hissettiğim esnek olma ihtiyacı için, en temel yoga başlangıç derslerini bazen sabah bazen de geceleri küçük küçük, kendimi zorlamadan (yasaları hatırlayalım; kolaylaştırın) kendime bir iyilik yapmaya başladım.

Öğrenci modumda hayatıma aldığım bu minik yoga dünyası bana neyi hatırlattı peki?

Nefes almanın yarattığı hafifliği ve çok yakın bir geçmişi.

Yıllardır içimde bi türlü ateşlendiremediğim müzik coşkusunu, yine kendime yakıştırdığım hatta en önemlisi hayal ettiğim icra etme isteğimi harekete geçirdi ve flütüm ile buluşturdu beni. ( Bir diğer yasaya göz kırpalım; Görünür kılın )

Tozlu raflardan yan flütümü çıkarıp kararan halini görünce önce üzüldüm.

Hemen toparlanıp beni ele alacak toparlayacak sevgili hocama telefon açıp ilk randevuyu oluşturdum. Kitapta kalbimi fetheden konulardan birisi olan ortam tasarımını uygulamaya koydum ve flütümü salonumda gözümün daima önünde olacak şekilde, sevdiğim fotoğrafların hemen yanına yerleştirdim. Artık daha çok benimle :)

Ve başladım yeniden hayallere; çalmak istediğim melodileri hatırlamaya. Mesela: “ister vur ister okşa, ister tut ister zorla, ister sev ister yolla BEN BÖYLEYİM :)”

Yaşamınızı hayallerinizle tasarlayacağınız, keyifli güzel alışkanlıklarla inşa edeceğiniz bir dolu güzel günleriniz olsun.

***

Küçük Eklemeler;

Eğer henüz Haddini Aş Bülten üyesi değilseniz ve benzer içeriklerden ilham almak isterseniz; buradan bülten ailemize katılıp, aynı zamanda sürpriz hediyelerimizin keyfini çıkarabilirsiniz.












7.770 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2_Post
bottom of page