top of page

Sevdiğim Kitaplardan Sevdiğim Alıntılar

Güncelleme tarihi: 30 Mar 2023

Öyle cümlelere denk geliriz ki bir kitabı okurken; bazısı hayata bakış açımızı değiştirir, bazısı umut verir bize.

Bazısı derin bir sorgulamaya iter, bazısı o an dünyanın en huzurlu insanı yapar bizi.

Bazısının harekete geçirici etkisi vardır, bazısı hayatı sevdirir.

Bugün sevdiğim 10 kitaptan 10 alıntıyı sizlerle paylaşmak istedim.

Sahip Olmak ya da Olmak – Eric Fromm

İleriye doğru gitmemek, olduğu yerde kalmak, kısaca insanın kendisini sahip olduğu şeylere bırakması, aslında bir rahatlık arayışıdır. Çünkü insan, sahip olduğu şeyleri tanır ve onlarla beraberken rahattır, onlara sıkıca tutunabilir.

İnsanlar genellikle bilinmeyene ve tanınmayana atılmaktan korkarlar. Belki adımı attıktan sonra korkulacak bir şey olmadığı ortaya çıkar ama harekete geçmeden önce olay bize tehlikeli, bu yüzden de korkutucu görünür.

Eski ve denenmiş olan, güvenlik verir bize ya da en azından biz öyle düşünürüz. Oysa her yeni adım, başarısızlık tehlikesini de beraberinde getirir.

İşte bu özellik, insanların özgürlükten korkup kaçmalarının da en önemli nedenlerinden biridir.

Eğitici Olarak Schopenhauer – Friedrich Nietzsche

Kitlelere ait olmak istemeyen kişinin tek yapması gereken, ”rahat olmayı” bırakmaktır. Böyle birinin, ”Kendin ol, şu an bu şekilde davranan, düşünen, arzu eden sen değilsin!” diye bağıran vicdanına uyması gerekir.

Her genç ruh bu çağrıyı gece gündüz duyar ve bunu duymak onu çok heyecanlandırır. Ruh, ezelden beri kaderinde olan özel bir mutluluk hakkını sezer; tek ihtiyacı olan, ona ulaşmak için gerekli yardımı bulmaktır.

Ama kanaat ve korkunun zincirleriyle bağlı olduğunuz sürece, gerçek mutluluğa doğru ilerlemenize kimse yardım edemez.

Oysa bu kurtuluş olmadan hayat ne kadar da rahatsız ve anlamsızdır! Doğada, kendi gerçek dehasından kopmuş ve amaçsızca etrafa bakınmaktan başka bir şey yapmayan insandan daha yalnız ve kimsesiz yaratık yoktur.

Beyaz Zambaklar Ülkesinde – Grigori Petrov

Hayattaki düzensizliklerin en büyük nedenlerinden birisi şudur ki, herkes hayatında sadece refaha ulaşmayı arzu eder, fakat bizzat çalışmak sayesinde hayatını daha iyi bir şekilde düzene koyma ihtiyacını duymaz.

Herkes, hayattan bir şey almak ister, fakat ona bir şey vermek istemez. Birçok kimseler toplum hayatına asalak olarak atılırlar. Hayatın anlamını başkalarını sömürmekte ve başka kimselerin sırtından geçinmekte ararlar.

1984 – George Orwell

Yok etmek sadece zorbaların ve cahillerin işidir.

Bir insan zekasıyla yenemeyeceğini anladığı anda ya şiddete başvurur ya paranın gücüne. Birisi sizinle aynı fikirde değil diye onu yok edemezsiniz. Medeni ve erdem sahibi insanlar böyle yapmaz.

Çok okuyan ve bilginin gücüne inanan her insan, sadece konuşma yolunu seçer. Sizden olmayanları yok etmek yerine, bilginin ve fikrin gücüyle, sizin gibi düşünmesini sağlamalısınız.

Dorian Gray’in Portresi – Oscar Wilde

Oysa yaşamın amacı, kendini geliştirmektir. Kendi doğamızı mükemmel surette gerçekleştirmek her birimizin dünyada bulunuş amacıdır.

Şimdilerde insanlar kendilerinden korkuyorlar. Görevlerin en yücesini, kişinin ancak kendi benliğinin etkisi altında olması gerektiğini unuttular.

Yaşamın Kısalığı Üzerine – Seneca

Birinin kırışıklıkları ve aklanmış saçlarından uzun bir yaşam sürdüğü çıkarımını yapmak yanlıştır.

Çünkü limandan ayrıldığı gibi şiddetli bir fırtınaya yakalanmış ve oraya buraya sürüklendikten sonra, farklı yönlerden esen çeşitli yellerle aynı rotada daireler çizmiş birinin uzaklara yelken açtığını sanıyorsunuz.

O uzun bir deniz yolculuğu yapmamış, yalnızca uzun süre savrulup durmuştur.

Niçin Eğitiliyoruz – Jiddu Krishnamurti

Cehalet nedir?

Cehalet zihnin, beynin ve onun tüm hareketlerinin yapısından ve doğasından habersiz olmaktır; Kitaplardan, profesörlerinizden öğrenir, sınavları geçer, birkaç diploma sahibi olur ve bir iş bulursunuz; bu hiçbir şeydir!

Bu çılgın dünyada gereklidir ama tüm o içsel hareketin olağanüstü devriminden habersiz olmak sadece cehalet olmakla kalmaz, kendi yok oluşunu da beraberinde getirir.

Cehenneme Övgü – Gündüz Vassaf

Birbirimizi anlayamayacağımız korkusuyla, sözcükleri gereğinden çok fazla kullanıyoruz.

Konuşmamanın , iletişim kurmayı reddetme anlamına çekilmesinden, kabalık olarak görülmesinden korkuyoruz. Ayrıca çok fazla konuşuyoruz. Sessizlik bizi ürkütüyor.

Sessizliği denetleyemiyoruz. Oysa sessizlikte, sezinlediğimiz ama tanımadığımız dürtülerin, özgürlüğün ve gelişigüzelliğin son noktası saklıdır.

Saatleri Ayarlama Enstitüsü – Ahmet Hamdi Tanpınar

Arkadaşlarımın çoğu gibi mektebe lalalarla, uşaklarla gitmedim. Ne yeni, süslü elbiselerim, ne su geçirmez potinim, ne sıcak paltom vardı. Daima diz kapaklarım yamalı, daima dirseklerim biraz dışarıya fırlamış gezdim. Hiç kimse mektebe giderken bin türlü sıkı tembihle beni öpmedi, ne de akşamüstü yolumu dört gözle beklediler. Hatta eve ne kadar geç gelirsem etrafımdakiler o kadar rahattı.

Bununla beraber mesuttum. Bütün bu şeylerin yokluğuna karşılık hayatı ve sokağı kazanmıştım. Mevsimler, insanlar, hayvanlar, eşya en munis en değişik yüzleriyle benimdiler.

İnsan Olmak – Engin Geçtan

İnsan eskisinden çok daha fazla sayıda insanla, çok daha kısa süreli, daha yüzeysel ilişkiler kurma eğilimindedir.

Bu, soğuk bir günde karşılaşan bir grup kirpinin öyküsüne benzer. Kirpiler ısınabilmek için birbirlerine sokulurlar, ama dikenleri birbirine batar. Birbirlerinden ayrıldıklarındaysa soğuktan rahatsız olurlar. İleri geri hareket ederek sonunda dikenlerini batırmadan birbirlerini ısıtabilecekleri en uygun uzaklığı bulurlar.


66 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2_Post
bottom of page