top of page

Bu Zihinsel Modele Dikkat: Kayıptan Kaçınma Arzusu

Güncelleme tarihi: 30 Mar 2023


Geçenlerde yeni ürünümüz Kitap Ekspresi için Bolluk Paradoksu kitabını özetlerken, kitapta yer alan ve doğru karar almamızı etkileyen zihinsel modellerin içine öyle bir daldım ki, hala rasyonel olmayan aklımızın oyunları konusunda okumaya devam ediyorum.


Bugün de İngilizce'de "Loss Aversion" diye geçen, "Kayıptan Kaçınma" zihin modelinden bahsetmek istiyorum size.


***


Diyelim ki arkadaşınızla yazı tura atmak istiyorsunuz.


Yazı gelirse ona 5.000 TL vereceksiniz, kaybederse o size 3.000 TL verecek.


Bahsi kabul etmesi onun için iyi bir karardır - çünkü beklenen değer bir hayli yüksektir.


Ama muhtemelen teklifinizi reddeder.


Çünkü kayıplardan duyulan acı, kazançlardan duyulan sevinçten neredeyse iki kat daha güçlü. İşte bu zihinsel modele "Kayıptan Kaçınma" diyoruz.


Bu, biz farkında olmadan kararlarımızı şekillendiren güçlü bir önyargıdır.


Ve risk ne kadar yüksekse, kayıptan kaçma olasılığımız o kadar yüksektir.


Gerçek hayattan birkaç örnek verirsem:


  • İnsanlar nefret ettikleri işlere bağlı kalırlar. Çünkü istikrarı ve konfor alanlarını kaybetmekten korkarlar. Başka bir iş yaparak daha fazla kazanma potansiyeline sahip olsalar bile, iş değiştirmek çoğu insan için ürkütücüdür.


  • İnsanlar sahip oldukları şeylere aşırı değer biçme eğilimindedirler. Çünkü bir varlığı satmayı onu kaybetmekle ilişkilendirirler (bağış etkisi).

"Sahip olduğunuz şeyler sonunda size sahip olur." Tyler Durden

  • Yatırımcılar kazandıkları hisseleri satar ama kaybettiklerini sonsuza kadar saklarlar. Çünkü kaybı gerçeğe dönüştürmek istemezler.


  • İnsanlar istemeden de olsa hatalarını örtbas etmeye çalışırlar. Çünkü güvenilirliklerini kaybetmekten korkarlar.


  • Kurumdaki çalışanlar değişime direnir. Çünkü değişim uzun vadede olumlu etki edecek olsa da, bazıları için konfor kaybı demektir ve insanlar rahatlarını kaybetmekten korkarlar.

Tüm bu örnekler, aslında ulaşabileceğimiz harika sonuçlar varken, zihnimizin oyunlarına yenik düşerek denemekten korkmamıza ve nihai "kaybedenler kulübü" üyesi olmamıza neden oluyor.


Kayıptan kaçınma eğilimi bizi yaşamda ilerlemekten alıkoyan en önemli akıl oyunlarından biri.



Kayıptan Kaçınma Dürtümüzü Nasıl Alt Ederiz?


1. En kötü senaryoyu hayal edin.


Kaybetmekten kaçıyoruz; çünkü 300.000 yıllık beyinlerimiz bizi hayatta tutmak üzere programlanmış durumda.


Beynimizin ilkel ve dürtüsel benliği olan Amigdala, atalarımızı olası bir aslan saldırısından korumak için riskten kaçınma dürtüsü üretse de, bugünkü yaşamlarımızda bu mirasın olumsuz etkilerini yaşıyoruz.


Çünkü modern yaşam kararlarının çoğunda hayatta kalma riski yoktur.


Bu yüzden önemli bir karar vermeniz gerektiğinde, en kötü senaryoyu düşünün.


Bu gerçekten kötü mü?


Bazen öyledir - Her şeyi satıp, işinizden istifa edip, dünya turuna çıkmak büyük bir risk olabilir evet.


Ancak çoğu kararınız için, olumsuz tarafın beklenenden daha düşük olduğunu fark edebilirsiniz. Sadece kayıptan kaçınma dürtüsü sizi geride tutuyor.


Düşünce: İşi bırakıp girişimci mi olsam?

Kayıptan Kaçınma Dürtüsü: Saçmalama, ya tutmazsa? Aç gezersin.


Oysa aslında sizi 1-2 yıl idare edecek birikiminiz vardır. Ya da girişim fikrinizi önce hala maaşınız yatarken, yan iş gibi küçük küçük deneyerek, riskinizi azaltarak başlayabilirsiniz.


Ama çoğu zaman beynimiz konuyu ört bas etmeye ve çözüm yolları üretmemize engel olmaya çalışır. Seçeneklerimizi ve alternatiflerimizi düşünemeyiz bile.


Bunu özellikle mentorluk seanslarımda danışanlarımla sık sık yaşarım.


Karşımdaki kişiye farklı çözüm yolları sunduğumda, "aslında bir tarafım biliyordu bunu ama nedense üstünü kapatmışım", cümlesini duyduğumda pek de şaşırmıyorum.


Ayrıca, çoğu karar zaten geri alınabilir.


Bunun farkına varmak size hesaplanmış riskler alma cesareti verecek ve gelecekteki pişmanlıklarınızı en aza indirecektir.


2. Potansiyel kaybınızı yeniden çerçevelendirin.


Her büyük girişimcinin başarısız iş girişimleri vardır.


Her efsanevi yatırımcının korkunç yatırımları vardır.


Oyunda kayıplar normaldir.


Ancak karar vermeden önce gösterdikleri iyimserlik sonunda onlara başarıyı getirir.


Bu yüzden kararlarımızı olumlu sonuçları vurgulayacak şekilde çerçevelemek bize iyi gelecektir.


Olumlu bir çerçeve (örneğin %30 başarısızlık riski yerine %70 başarı şansı) sizi risk almaya daha açık hale getirecektir.


Birkaç örnek vereyim:


"İş değiştirdiğime pişman olabilirim, burada rahatım iyi" yerine ➡️ "Biraz zorlanırım belki ama muhteşem bir başarı hikayesi yazabilirim."


"O kadar şişmanım ki kilo vermek için 2 yıl uğraşmam lazım." yerine ➡️ "Her ay 2-3 kg vererek üzerimdeki yükten kurtulabilirim. 3 ay sonra çok daha iyi görüneceğim. "


"Ona beklentilerimi açıklarsam, beni terk edebilir." yerine ➡️ "Beni anlayabilir ve böylece ben de kendi beklenti ve değerlerimle uyumlu bir ilişki içinde olurum."


***


Tabi ki geri dönüşü olmayan riskler alalım demiyorum.


Ancak bir karar vermeye çalışırken, kayıptan kaçınma dediğimiz akıl oyununun bizi ilerlemekten alıkoyduğu gerçeğini de göz önünde bulundurmamız gerek.


"Bahse girmezseniz kazanamazsınız." Larry Hite

Sevgiler,

Pınar



1.296 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2_Post
bottom of page