top of page

Büyük Eserlerin Sahiplerinin Çalışma Alışkanlıkları Nasıldı?

Güncelleme tarihi: 30 Mar 2023

Günlük ritüellere sahip misiniz? Daha yaratıcı ve verimli olmak adına neler yapıyorsunuz?

Bir rutine sahip olmanın, başarılı işlere imza atmada ne denli önemli olduğunu fırsat buldukça dile getiriyorum. Bugünkü yazımda ise tarihteki büyük eserlerin yaratıcılarının çalışma alışkanlıklarına değindim.

Mason Currey’in dünyaca ünlü isimlerin günlük rutinlerini, çalışma alışkanlıklarını ortaya koyduğu “Günlük Ritüeller” kitabından ilgimi çeken kısımları, sizlere de ilham vermesi, rehberlik etmesi için derledim.

Çalışma alışkanlıklarının işlerinizi nasıl etkiliyor?

Sağlam bir rutinin zihinsel gücünüzü ve veriminizi nasıl arttırıyor?

İyi eserler üretmek için zamanı doğru kullanmak ne kadar önemli?

Bu soruların cevabını bu yazımda bulacak ve eminim ki birçoğunuz çalışma alışkanlıklarınızı sorgulayacaksınız.

Karl Marx

Hiçbir zaman düzenli bir işe sahip olmayan ve para idare etmeyi beceremeyen Marx, arkadaşı Friedrich Engels’in gönderdiği paralarla yaşıyordu. 

‘’Hiç kimse bu kadar parasız olup da ‘’para’’ hakkında yazmamıştır sanırım.’’ Marx

Siyasi sürgün ile Londra’ya giden, burada büyük yoksulluklar ve trajediler yaşayan Marx’ın o dönemki alışkanlıklarını şöyle dile getiriyor ingiliz ahlak ve siyaset filozofu Isaiah Berlin:

‘’Yaşamı her gün British Museum’un okuma odasına gitmekten ibaretti. Sabah dokuzdan akşam müzenin kapanış saati olan yediye kadar orada kalıyordu; bunu geceleri, durmaksızın içilen sigaraların (ki bu alışkanlık sağlığını kalıcı şekilde etkiliyor, karaciğer hastalığının ataklarına maruz kalıyor.) eşlik ettiği uzun çalışma saatleri takip ediyordu.’’

Hayatının son yıllarını sağlık sorunlarıyla geçirse de yeni diller öğrenmeye, notlar almaya devam ediyordu.

Öldüğünde onu tanıyan çok insan yoktu belki ama yıllar sonra tüm dünya Marx’ın fikirleriyle sarsıldı. Fikirleri hala kitleleri düşündürüyor, hala tartışılıyor.

Sigmund Freud

‘’Çalışmadan geçen hayatın gerçekten rahat olabileceğini düşünemiyorum.’’ Sıgmund freud

Freud her gün sabah yedide kalkar, kahvaltısını eder ve her gün eve uğrayan bir berbere sakalını düzelttirirdi. Sekizden öğle saatine kadar ise hastalarını kabul ederdi. Günün ana öğününü öğleden sonra saat birde yerdi.

Yemek sırasında bazen kendi düşüncelerine o kadar yoğunlaşırdı ki, bu sessizliği masadakileri rahatsız ederdi.

Yemekten sonra Viyana’daki Ringstrasse Caddesin’de yürüyüşe çıkar, puro satın alır, düzeltileri yayıncıdan alır ya da bırakırdı.

Saat üçten akşam dokuza kadar muayenelere başlar, analiz edilecek hastaları izlerdi. Sonrasında ailesiyle akşam yemeği yer, kızlarından biriyle yürüyüşe çıkar veya gazete okumak için bir kafeye uğrardı.

Akşamın kalanını ise çalışma odasında geçiren Freud, gece geç saatlere kadar okur, yazar ve psikanaliz dergilerinin editoryal işleriyle uğraşırdı.

George Orwell

Henüz ergenlik çağlarındayken bile mutsuz sonları olan romanlar yazmayı hayal eden Orwell, mutlu olduğunda o ana odaklanmayı değil, o anı yazmayı tercih ediyordu. Bunu yapmasındaki amacı ise, mutluluk gibi anlık duyguların bile ölümsüzleşebilmesini, nesilden nesile geçebilmesini sağlamaktı.

İlk kitabı ‘’Paris ve Londra’da Beş Parasız’’ı yayımlamasının üzerinden bir sene geçmiş olmasına rağmen, sadece yazarak geçimini sağlayamıyor, düşük seviyeli öğretmenlik işleri de yazmasına fırsat vermiyordu.

Bir gün Nellie Teyzesi ona Londradaki bir sahafta yarı zamanlı yardımcılık yapabileceği teklifinde bulunur. Otuz bir yaşındaki Orwell, teklifi gayet uygun bulur.

Sabah yedide uyanır, dokuza çeyrek kala dükkanı açmaya gidip bir saat orada dururdu. Ardından ikiye kadar boş zamanı oluyor, ikide tekrar dükkana dönüp altı buçuğa kadar çalışıyordu. Bu sayede zihninin en açık olduğu sabah ve öğleden sonraları yazmaya zaman ayırabiliyordu.

Gecelerini ise mahallesinde dolanarak ya da yeni aldığı bir aletin başında oyalanarak geçiriyordu.

Orwell yazmayı hayatının merkezine koydu, 1984 ve Hayvan Çiftliği kitaplarıyla tarihin en büyük yazarlarından biri olmayı başardı.

“Sözcüklerle aramın iyi olduğunu ve tatsız gerçeklerle yüzleşme yetisine sahip olduğumu biliyor ve bunun günlük yaşamdaki başarısızlığımdan kendimi koruyabileceğim bir çeşit kişisel alan yarattığını hissediyordum.” george orwell

Albert Einstein

Einstein, basit bir rutine sahipti.

Dokuz-on arası kahvaltısını yapar, gazeteleri incelerdi. On buçuğa doğru Princeton’daki ofisine gitmek üzere evden ayrılırdı. Bire kadar çalışır, bir buçukta öğle yemeğini yemek, bir fincan çay içmek ve kestirmek için eve dönerdi.

Öğleden sonra evde çalışmaya devam eder, ziyaretçileriyle görüşürdü. Altı buçuktaki akşam yemeğinin ardından tekrar çalışmaya dönerdi.

”Çok zeki olduğumdan değil, sorunlarla uğraşmaktan vazgeçmediğimden başarıyorum.” Eınsteın

Vincent Van Gogh

Resim yapmaya 27 yaşında başlayan ve intihar ettiği yaş olan 37’ye kadar sadece 10 yıl üretim yapabilen Van Gogh inanılmaz derecede çalışkan bi ressamdı. Bu kısacık sürede 1.100 resim ve 900 çizim olmak üzere 2.000 civarında eser vermiştir.

Onun nasıl bir çalışma alışkanlığına sahip olduğunu kardeşi Theo’ya yazdığı mektuptaki şu satırlar çok iyi açıklıyor:

‘’Bugün yine sabah yediden akşam altıya dek, yemek almak için bir iki adım öteye gitmek haricinde, yerimden hiç kımıldamadan çalıştım. Kendimi hiç yorgun hissetmiyorum, hemen bu gece bir resim daha yapacak ve onu da başarıyla sonlandıracağım.’’

Nikola Tesla

Edison’un ofisinde genç bir çırak olan Tesla, düzenli olarak on buçukta çalışmaya başlayıp ertesi sabah beşe kadar devam ederdi.

Kendi şirketini kurduktan sonra ofise öğlenleri gitmeye başladı. O gelir gelmez sekreteri perdeleri çekerdi; çünkü Tesla en iyi karanlıkta çalışabiliyordu. Perdeleri ise yalnızca gök gürültülü sağanak olduğunda açıyordu.

Genellikle gece yarısına kadar ofisinde çalışırdı.

“Başladığım şeyi illa bitirmek gibi bir saplantım vardı…” Nıkola tesla

Woody Allen

Allen, film çekmediği zamanlarda yaratıcı enerjisinin çoğunu yeni bir öykünün sorunlarını zihninde çözmeye çalışarak harcıyor.

Tıkanıp kalmamak içinse geliştirdiği yöntemi şöyle açıklıyor:

‘’Yıllar içinde herhangi bir anlık değişikliğin taze bir zihinsel enerji patlamasına yol açtığı keşfettim. Şimdi bu odadayken birazdan öbür odaya geçersem, bu bana yardımcı oluyor. Sokağa çıkarsam, bu fazlasıyla yardımcı oluyor mesela. Yukarı çıkıp duş alırsam, bunun da faydası büyük. Bu yüzden ara sıra fazladan duş alıyorum. Aşağıdaysam ve açmaza düştüysem, işime yarayacak olan şey yukarı çıkıp duş almak. Beni rahatlatıyor bu.’’

Wolfgang Amadeus Mozart

Mozart’ın Viyana’da finansal açıdan güçlü kalabilmesi için peş peşe piyano dersleri ve konserler vermesi gerekiyordu. Tüm bunları yaptıktan sonra yeni eserler bestelemek için günde birkaç saati kalıyordu. 


Viyana’daki bu yoğun günlerini, kız kardeşine yazdığı bir mektupta şöyle anlatıyor:

‘’Sabahları saat altıda saçım mutlaka hazır oluyor ve yedide tamamen giyinmiş oluyorum. Ardından saat dokuza kadar beste yapıyor, dokuzdan bire kadar da ders veriyorum. Sonra öğle yemeği yiyorum. Akşam beş-altıdan önce kesinlikle çalışamıyorum, hatta o saatlerde bile genellikle araya bir konser giriyor. Eğer başka bir şey çıkmadıysa dokuza kadar beste yapıyorum. Akşamları beste yapmaya hiç güvenemiyorum çünkü konserler oluyor ya da oraya buraya davet edilebiliyorum; adetim yatmadan hemen önce beste yapmak. Genellikle saat bire kadar yazıyor ve tekrar sabah altıda kalkıyorum.’’

Bu büyük eserlerin sahiplerinin hayatı şunu gösteriyor bize:

Büyük başarılara imza atmak, büyük eserler ortaya koymak, şu gezegende bir iz bırakmak istiyorsanız günlük alışkanlıklarınızı doğru seçmeli ve bu alışkanlıklardaki istikrarınızı kaybetmemelisiniz.


58 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2_Post
bottom of page