top of page
Yazarın fotoğrafıpınarözkent

Çocuklarda Girişimcilik Fikri Nasıl Doğuyor?

Geçenlerde çocuklara sorulan “Büyüyünce Ne Olmak İstiyorsun?” sorusunun günümüz koşullarına baktığımızda ne denli anlamsız olduğunu anlatmıştım size.


Roller coster hızıyla değişen dijital dünyada, bir gelecek projeksiyonunun yapılamayacağını, geleceğin mesleklerinin %85’inin henüz hayatımızda olmadığını söylemiştim. Merak edenler varsa, yazı hemen burada.


Peki ne olmak istiyorsun sorusu yerine neyi koyabiliriz, bugün ondan bahsedelim… Hem kendimiz hem de çocuklarımız için son derece belirsiz bir gelecek varsa, biz hangi soruları sorduğumuzda, bizi daha iyi bir noktaya götürüyor.. Ona bakalım.. 


Çok kısa ifade edersem: Temel soru ne yapmak istediğimizden çıkıp, hangi problemi çözmek istediğimize doğru gitmeli.. 


Dünyamızın ve üzerinde yaşayan canlıların hangi problemini çözmek istiyorsun?

Kafanda dönüp duran sorun nedir?

Hep yaşadığın veya başkalarının yaşadığına şahit olduğun, çözülmesi gereken neler var?


Bu arada bu sosyal bir sorun olmak zorunda değil, veya iklim krizi gibi devasa anlamları olan bir sorun da olmayabilir. Sizin dikkatinizi çeken gündelik dertler de olabilir.. 


9-10 yaşlarındaki bir çocuğa hangi sorunu çözmek istiyorsun diye sorsanız, muhtemelen size ekran süresi kısıtlaması gibi bir dertten bahsedecektir. Ya da oyun oynamasına izin verilmemesi.. Ya da ev ödevlerinin çok olması.. Hiç önemli değil..


Tüm başarılı girişimler bir problem üzerine çözüm arayarak başlıyor.. 


Nokta atışı bir örnek vereyim: 


Dünyanın en hızlı büyüyen şeker markalarından olan ZolliCandy’nin CEO’su bugün 18 yaşında. İsmi Alina Morse.


Hikayesi şöyle: 



Morse, 9 yaşındayken babası Tom Morse ile birlikte kurduğu ZolliCandy'nin CEO'su. Şekerlemeleri en önemli alerjenlerin çoğunu içermiyor ve şekersiz - bu fikir, bankaya yaptığı bir gezi sırasında babası tarafından suçluluk duygusuna kapıldıktan sonra aklına gelmiş.


Alina Morse 9 yaşındayken babasıyla bankaya gidiyor. Banka görevlisi ona bir lolipop ikram ediyor ve babası da her zamanki gibi, şeker yememelisin, şeker dişlerin için çok kötü diye cevap veriyor. Şekeri yemesine izin vermiyor. 


Aynı cevabı defalarca almaktan bıkmış Alina’nın aklına, çocukların dişlerine iyi gelen sağlıklı bir lollipop yapma fikri geliyor.


Ve mutfakta malzemeleri karıştırarak denemeler yapmaya başlıyor. Başta tabi işe yaramıyor. Her şeyi berbat ettim ve yeni mutfak aletleri almak zorunda kaldık, diye anlatıyor o günleri. 

Hatta arkadaşları ilk denemeleri sonrası, şekerlerin korkunç bir tadı olduğunu söylüyorlar.


Neyse ki Alina fikri rafa kaldırmıyor ve farklı doğal tatlandırıcılarla denemeler yapmaya devam ediyor. Bugün geldiği noktada, Amazon’da en çok satılan şeker markalarından birinin sahibi. Ve onun glutensiz, vegan ve doğal tatlandırıcı içeren şekerleri içeriğindeki eritritol sayesinde diş çürümelerini de azaltıyor. 


Evet.. Alina Morse basit bir sorundan yola çıkmış ve uzun uğraşlar sonucu harika bir çözüm bulmuştu.


Az önce bahsettiğim soruya geri dönersem; çocuğunuza şunu sorabilirsiniz: Hangi sorunu çözmek istersin? Bu onun çıkış noktası..


Aklına bir şey gelmezse, mevcut yaşamını etkileyen şeylerden örnekler verebiliriz, ya da genel olarak dünyaca uğraştığımız birkaç problemi öne çıkarabilirsiniz. 


Çocuklar büyük problemleri kendi hayatlarına etkisi olduğunda anlamlandırıyorlar. Yani geri dönüşüm konusu onlar için soyut kalıyor olabilir, ancak ona plastik bir şişeyi atmayıp geri dönüşüm için ayırdığınızda, onun parktaki bir kaydırağa dönüşüyor olabilmesi heyecan verici geliyor. 


Ya da bizimki kaç yıldır kar bekliyor mesela.. Kar neden yağmıyor sorusuna yanıt olarak, onun anlayacağı dilde “küresel ısınmayı” hikayeleştirerek anlattığımdan beri iklim değişikliği konusu bizim oğlanın bir hayli gündeminde. Ve hangi problemi çözmek istersin diye sorsam, bugün iklim krizi diyebilir. Ancak henüz 5 yaşında olduğundan biraz daha beklemeyi tercih ediyorum. 


Şimdi.. İlk soruyu sorduk, gelelim diğer soruya: İkinci soru da birincisi kadar önemli. O da şu: Bu sorunu nasıl çözmek istiyorsun? 


Bu da önemli bir soru, çünkü bir sorunu çözmenin aslında binlerce yolu olabilir. Bu nedenle eğer bir çocuk 'İklim değişikliğini çözmek istiyorum' diyorsa, genelde bir yetişkin, bir öğretmen veya ebeveyn olarak ‘Aaa süper.. iklim değişikliği. Harika konu. Bunun için STEM kurslarına gitmelisin. Fen Matematik seçmelisin. Deneyler yapmalısın, bilim okumalısın" gibi yönlendirmeler yapabiliyoruz. 


Evet düz mantıkla sorun çözümü için bunlar önemli olabilir, ancak siz veya küçüğünüz yeteneklerinizi, tutkularınızı anlamaya çalışırken ya harika bir yazar olduğunuzu fark ederseniz? Aslında çocuğunuz harika hikayeler oluşturabiliyor olabilir mesela. İşte bu durumda, iklim değişikliğini çözmenin yolu; bu konuda rehberler, kitaplar veya öyküler yazmak da olabilir. Kısacası bir sorunu çözmek için çıkış yolunuz kendi yetenekleriniz ve güçlü yönlerinizle örtüşmeli. 


Evet.. Hangi soruna odaklanmak istediğimizi biliyoruz.. Bunu nasıl çözebileceğimize dair fikirlerimiz de var. 


Şimdi gelelim üçüncü soruya. O da şu: Peki bu problemi çözmek için neleri bilsen iyi olur? Neleri bilmeye ihtiyacın var?


Burada, konuyu çözümlemek için sahip olmamız gereken bilgi, beceri ve yetkinlikleri ortaya koymak gerek.


Az önceki şeker markası Zollypop’un yaratıcısı Alina’ya dönersek, o; şeker ve tatlandırıcı yerine neler kullanacağını araştırmalıydı mesela.. Veya nasıl üretebileceğini.. Aynı şekilde konu iklim kriziyse; sorunun neden kaynaklandığını araştırarak başlayabiliriz örneğin. Ya da hali hazırda konuyla ilgilenen insanları takip etmeye başlayabilir çocuğunuz. 


Çocuğunuzun iklim krizini çözmek istediğini ve bunu yazmak yoluyla yapmak istediğini birlikte çözdüyseniz, şimdi geri kalan zamanını bu sorunu çözmek için bilmesi ve uzmanlaşması gereken şeylerin neler olduğunu bulmaya harcayabilir ve artık bunlar üzerinde çalışabilir.


Bana kalırsa, tüm bu süreç ona sürekli öğrenme ve kendini geliştirme kültürünü kazandırmak için oldukça kritik bir yol. 


Bir minik ve gerçek hikaye daha anlatıp bitireyim:


New York’ta yaşayan Christian Ramos da problemleri kendi yetenekleriyle çözmeye çalışan çocuklardan biri.


Ramos, kronik hastalıklarla mücadele eden çocukları kendine çok dert ediniyor, onlara yardım etmenin bir yolunu bulmaya çalışıyor.


Harçlıklarından arttırdığı parayı yardım için kullansa da, daha fazla nasıl yardım ederim diye düşünürken, aklına evde yaptığı bileklikleri satmak geliyor. Ramos el sanatlarında yetenekli, dahası çok seviyor. Yeteneğini kullanarak neden büyük bir problemin çözümüne kendince katkıda bulunmasın ki..


Okuldan arta kalan tüm zamanında bileklikler, keçeden magnetler, minik tablolar üretiyor ve evlerinin önünde küçük bir tezgahta satmaya başlıyor. Talep beklediği kadar yüksek olmuyor, hem evin önünden geçen az, hem de bilekliklere pek rağbet yok.



Vazgeçmek yerine, bu kez ilgi duyduğu bir diğer alanı da işin içine katıyor. O da Amerikan futbolu. Hatta yerel takımlardan Buffalo Bills'in büyük bir hayranı. Takımın renkleri ve oyuncularının ismiyle yeni bileklikler yapıyor ve annesi ile bu tasarımları internete koyuyorlar.




Böylece satışlar hızlanıyor. Ramos’un geçen sene çocuk hastanesine yaptığı bağış 2500 USD. 9 yaşındaki yerel bir üretici için harika bir kar, siz ne dersiniz? 


Farkındaysanız bu hikayede de Ramos bir problemi çözmek için iki ilgi alanını bir satış projesiyle birleştirdi.


Bu hepimiz için önemli bir strateji. İster kendiniz, ister çocuğunuz için düşünün; hangi yeteneklerinizi nasıl birleştirirseniz, bir katma değer yaratabileceğinize odaklanın. Çünkü gerçekten her problemin pek çok farklı çözüm yolu var. 


Umuyorum bu fikirler hoşunuza gitmiş, sizde bir ilham yaratmıştır. Çocuklarınızla denerseniz veya denediyseniz, yorumlara eklemeyi unutmayın. Hepimizin güzel şeyler duymaya ihtiyacı var!


279 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comments


Yazı: Blog2_Post
bottom of page