top of page

Bu 3 Efsaneyi Unutmazsanız: Duygularınızı Yönetemezsiniz

Duyguları yönetebilmek, kişinin kendi duygusal durumu üzerinde kontrol uygulama yeteneğidir.


Öfke veya kaygıyı azaltmak için zorlu bir durumu yeniden düşünmek, görünür üzüntü veya korku belirtilerini gizlemek veya mutlu veya sakin hissetmek için nedenlere odaklanmak gibi davranışları içerebilir.


Henüz birkaç gün önce yayınladığımız "Duygu Yönetiminde Ustalığın 8 Sırrı" E Rehber'inin

1. Bölümü'nü paylaşmak istiyorum bugün sizlerle:


Duygu Yönetiminde Ustalığın 8 Sırrı Rehberi / 1. Bölüm: Duygularla İlgili Unutmamız Gereken 3 Efsane


Duygularımızı yönetebilmek için önce onları anlamamız gerekiyor ve bu yüzden buradan başlamak istiyorum. Hayır, konuya duygu nedir tanımından girmeyeceğim, korkmayın!

Sadece sürekli zihinlerimize pompalanan ve hiçbir işimize yaramayan 3 efsaneyi ortadan kaldırarak başlamak istiyorum.



Efsane 1. Hissettiğim Bu Duygu İyi Olduğuna Göre Bana İyilik Getirir.


Büyük bir yanılgı: Çünkü her “iyi” duygu iyilik taşımaz. Zaten iyi duygu, kötü duygu diye de bir şey yoktur. Bir duyguyu hissetmek için yalnızca iyi ya da kötü nedenlerimiz ve hissettiğimiz duygulara karşı gösterdiğimiz iyi ya da kötü tepkiler vardır.


Öfke dediğimiz duyguyu ele alalım. Gerçekten haklı nedenlerle öfkelenebilir ve bu öfkeye gerçekten iyi bir tepki verebiliriz.

Ya da gerçekten saçma bir nedenden ötürü öfke duyup, aptalca bir tepki verebiliriz.


Aynısı olumlu diye betimlediğimiz duygular için de geçerlidir. Gerçekten anlamsız, küçücük sebeplerden dolayı mutlu olabildiğimiz gibi; kötü bir şey yaparken de olumlu bir duygu hissedebiliyoruz.


Bir seri katili düşünsenize veya Hitler’in ruh halini. Onlar birilerini öldürürken “haz” dediğimiz sözde olumlu duyguyu hissedebiliyorlar.


Ya da daha basit, günlük yaşamdan bir örnek vereyim. Birilerinin yaşamına özenerek hissettiğimiz kıskançlık duygusu bizi tetikleyip, kendimizi daha iyi bir hayata sahip olmak için kararlılıkla çalışmaya itebiliyor. Bu durumda kıskançlık iyi bir duygu mu kötü mü?


Çocukluğumuzdan beri çoğumuz “Ağlama” veya “Üzülecek bir şey yok” veya “Korkacak ne var?” gibi cümlelere maruz kaldık. Toplumsal kültür bize, ne pahasına olursa olsun hoş olmayan duygulardan kaçınmamız gerektiğini öğretti.


Bu nedenle, birçokları için, hoş olmayan duygular yaşadıklarında birincil dürtü; alkol, uyuşturucu gibi alışkanlıklara yönelme, çok veya az yemek yeme, kendine aşırı yüklenme, işkolik olma, ilişkilerinde narsist davranışlar sergileme gibi davranışlarla olumsuz duygulardan kaçmaya çalışmaktır.


Ve aslında kötü diye adlandırdığımız için bu tip duygulardan kaçmaya çalışmak, bize asıl zarar veren şey!


Efsane 2. Duyguların Bir Bilgeliği Vardır. (Hissediyorum o halde gerçekler!)


Duygu dediğimiz şey; birikimlerle, geçmiş deneyimlerle ve özellikle erken çocukluk döneminde zihnimize gizlice kodladığımız yargılarla ilgilidir.


Mentoru olduğum birçok danışanımda gördüğüm ortak özelliklerden birkaçı şunlar:


- Çok mükemmeliyetçi ve bu onu sürekli yetersiz hissettiriyor.

Çünkü; “Neden 100 almadın da 95 aldın?”, “Diğer çocuklar kaç aldı?”, “Bu resmi şöyle yapsan daha iyi olmaz mıydı?” diyen ebeveynler tarafından büyütülmüşler.


- Hayatının sorumluluğunu bir türlü alamıyor ve bu ona özgüvensiz hissettiriyor.

Çünkü; “Sen dur, ben ayakkabını giydiririm.” “Sen taşıma kırarsın bardakları, ver onları bana.” diyen korumacı ebeveynleri veya okulda “Ne anlarsın oğlum sen?” diye her işi dalgaya vuran arkadaşları vardı.


- Özel ve profesyonel ilişkilerinde bir türlü huzur bulamıyor, bazen bir çuval inciri batırıyor, kendini karşındakine ifade edemiyor.

Çünkü; dinlenmediği ve fikrinin sorulmadığı bir ortamda büyümüş veya sevgi açlığı olduğundan yanlış insanları hayatına alıyor veya rol model aldığı kişiler ona idare etmesini nasihat etmiş.

İnanın hissettiğiniz duyguların içini deşseniz, arkasında mutlaka “tamamlanmamış bir tarafınız” çıkacak.

Siz de geçmiş deneyimleriniz, öğrenmişlikleriniz, bilinçaltına kazıdığınız inançlarınız nedeniyle; duygularınıza ve dolayısıyla davranışlarınıza söz geçiremiyorsunuz.


İşte tam da bu nedenle bugün her ne hissediyorsanız, illa doğru olmak zorunda değil. İşte bu nedenle bugünkü duygularınızın bir bildiği olmayabilir.

Hissettikleriniz gerçek olabildiği gibi geçmişiniz tarafından manipüle edilmiş de olabilirler. ("Aslında dev bir fil kadar güçlü olabilirsiniz." yazısını hatırlayın.)


Efsane 3: Duygularımızı Kontrol Edebiliriz.


Bu tam bir saçmalık! Duygularımız en temel içgüdülerimizdir. Bilincimizin ilkel, hayvansal düzeyinde var olurlar.


Duyguları hissetmekten kendimizi alıkoyamayız. Bir daha kızmamaya çalıştığımızda, yaptığımız şey öfkemizi inkar etmekten başka bir şey değildir.


“Duygularımı hissetmekten kaçabilirim, aha geliyor o halde hemen engel olabilirim” yaklaşımına hiçbir zaman inanmıyorum.


Onları önceden kontrol edemeyiz, sadece var olduklarını kabul edebiliriz. (Stresle ilgili kabul etmemiz gerekenleri hatırlayın.)


Onları hissetmekten kaçamayız, sadece neden öyle hissettiğimizi bilirsek, üzerimizdeki etkilerini azaltabiliriz.


Duyguları bastırmak doğru değildir, sadece duygularımızı akıllıca yöneterek onların tetiklediği davranışlarımızı, söylemlerimizi değiştirebiliriz.


Bu nedenle, bu "Duygu Yönetiminde Ustalığın 8 Sırrı" Rehberi'nde amacım; hislerinizi tanımlamanıza, duygularınızın kaynaklarını keşfetmenize ve onları yönetmekte ustalaşmanıza yardımcı olmak!

***


958 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2_Post
bottom of page