top of page
Yazarın fotoğrafıPınar Özkent

Kaybedenler Kulübü'nden Kaçmak İçin Bunları Yapmayı Bırakın!

Güncelleme tarihi: 30 Mar 2023

Hiçbirimiz hayatta kaybedenlerden olmak istemiyoruz.

Ancak bazen öyle alışkanlıklar edinip, öyle davranışlar sergiliyoruz ki, günün sonunda Kaybedenler Kulübü'ne katılmamak pek de mümkün olmuyor.

Her insanın zaman zaman kendini beceriksiz, başarısız ve özgüvensiz hissetmesi, yaşamının kontrolünü kaybettiğini düşünmesi son derece normal. Ancak bu duygu durumunda kalmayı seçmenin hiçbirimize iyi gelmeyeceği ve bize yaşamda pek çok fırsat kaybettireceği aşikar.

Bu yazımda bizleri Kaybedenler Kulübü'ne sürükleyen ve acilen bırakmamız gereken davranış, alışkanlık ve tutumlarımızdan bahsetmek istiyorum.

1. Öz Kontrol Eksikliği

Öz kontrole sahip olmak demek, disiplinli olmak demektir.

Kaybedenler, dış etkenlerin onları karanlık bir yola sürüklemesine ve en değerli kişilik özelliklerinin çalınmasına izin verir.

Kontrolde olmak, zihninizi kontrol altında tutmakla ilgilidir. Zihniniz ne düşündüğünüzü kontrol eder ve bu düşüncelere uygun davranışlar üretir. İşte bu yüzden zihninizdeki kontrol düğmesine sık sık basmalısınız.

Çevrenizde sürekli bir şeylerden şikayet eden arkadaşlarınız varsa, onlardan uzaklaşın.

Biri trafikte önünüzü kestiğinde, kornaya basıp küfürler savurmak yerine yola devam etmeyi seçin. Stres ve kızgınlık duygularınızın yükseldiğini hissettiğiniz an kendinizi mutlu edecek bir müzik açın ya da çok sevdiğiniz birinin fotoğrafına bakın.

Kendimizi kontrol etmeyi başarmanın en iyi yolu tepkisizliktir. Her gün karşımıza sinirlerimizi bozan şeyler çıkmaya devam edecek. Ya abartılı tepkilerle tüm enerjimizi onlara harcarız ya da tepki vermeyip enerjimizi düşürmelerine izin vermeden devam ederiz. Enerjinizi neye harcamayı tercih edersiniz? Sizi daha iyiye taşıyacak olan şeylere, değil mi?

Tepkisizlik alışkanlığını uygulamaya başlarsanız, kaybeden olmaktan kaçınır ve hayatınızın kontrolünü elinizde tutarsınız.

2. Bir Problem Üzerine Çok Fazla Zaman Harcamak

Kaybedenler, olumlu bir zihin durumuna geçmek ve çözümü oluşturmaya devam etmek yerine; problemler hakkında durmak bilmeden düşünüp, olumsuz duyguları daha da çoğaltarak oldukça fazla zaman kaybederler.

Soruna odaklanmak ise genellikle hikaye anlatımı yoluyla yapılır. Kaybedenler kendilerine ve çevrelerindekilere karşılaştıkları problemle ilgili abartılı hikayeler anlatırlar. Üstelik anlattıkları bu hikayeye inanırlar da. Bu olumsuz hikaye onların enerjisini o denli tüketir ki, çözüm bulmaya yönlenecek enerjiyi ve zihin berraklığını kaybederler.

Konu bir sorunu çözmek olduğunda 80/20 kuralını kullanmayı deneyin: Zamanınızın %20'sini olumsuza, %80'ini olumluya odaklanarak geçirin.

3. Özgüvensiz Davranışlar Sergilemek

Kaybedenler hiçbir zaman kendilerini desteklemez ve kendilerine güvenmezler. Bu yüzden meydana gelen başarısızlıklarını ise başka nedenlere, başka hikayelere bağlarlar.

Kurban psikolojisinde yaşamayı seçmek, yani başımıza gelenlerin sorumluluğunu almayarak başkalarını / şartları suçlamak, özgüvenimizi daha da eksiltir. Ve zamanla çevremizde bizi destekleyecek kişiler azalır. Kimse devamlı negatifte yaşayan birinin yanında sürekli kalarak, enerjisinin emilmesini istemez.

Eğer bir kaybeden olmak istemiyor, uzun süreli başarılara imza atmak istiyor ve hayatınızı kendi kurallarınıza göre yaşamak istiyorsanız zor zamanlarda bile kendinizden bir an bile şüphe etmemeli ve özgüveninizi yükseltmenin yollarını keşfetmelisiniz.

Neyin peşinde olursanız olun, düşük bir özgüvene sahip olmak sizi her zaman geride tutacaktır.

4. Amaçsız Bir Yaşam

Kaybeden olmaya giden en kestirme yol, amaçsız olmaktır.

Ne olduğu önemli değil; yaşamak için bir nedeniniz olmalı. Bunu henüz tam olarak anlamamış olsanız bile, o derin amacı anlamak için kişisel farkındalığınızı arttırabilirsiniz. Anlamlı bir hayat yaşamanın sırlarını daha önce konuşmuştuk.

Hiç kimse bir amaçla doğmadı. Hepimiz, kim olduğumuza, değerlerimize ve tutkularımıza dayanarak amacımızı yoktan var ediyoruz. İşte bu amaç da bizim itici gücümüz, motivasyon kaynağımız oluyor.

Bir itici güce sahip olmamak ise sizi mutsuz hissettirir. Sürekli mutsuz hissettiğinizde ise mıknatıs gibi diğer tüm olumsuz unsurları da kendinize çekersiniz.

5. Daha Fazlasını Hak Ettiğinizi Düşünmek

Kaybedenler, şu anda sahip olduklarından daha fazlasına sahip olmaları gerektiğini düşünürler.

Sahip olduğunuz şey, yaptığınız mevcut eylemin sonucudur.

Kazanmadıkça ve birileri veya bir şey için değer yaratmadıkça daha fazlasını hak etmiyorsunuz. Bu işin bir kısa yolu yok, şansla bir ilgisi de yok.

Ne çalıştığınız şirket, ne patronunuz ne de arkadaşlarınız size bir şey borçlu değil.

Bulunduğunuz yeri ve sahip olduklarınızı beğenmiyorsanız, o zaman kendinizi ve yaşamınızı değiştirin. Değişim, kaybeden olmayı reddedip kim olduğunuza ve ne olmak istediğinize karar verdiğinizde gerçekleşir.

6. Bencil Olmak

Kaybedenler acımasızca bencildirler ve sadece kendilerini düşünürler. Başkalarına hizmet etmekten ve onlara yarar sağlamaktan hoşlanmazlar.

Her zaman kendiniz için daha fazlasını elde etmeye çalışmak, başkalarından bir şeyler alıp götürmek demektir. Bunun yerine fayda sağlayacağınız insanları, hayvanları ve doğayı düşünün. Birilerinin yaşamına olumlu bir katkıda bulunmak kendinizi şüphesiz daha iyi hissetmenize neden olacak.

Yapmanız gereken, daha fazlasını vererek daha fazlasını elde etmeye çalışmak olmalı.

Kulağa mantıksız gelebilir, evet ama evren tam olarak böyle işliyor.

Zaten ilk başta ne mantıklı geliyor ki kulağa? Hayat dediğimiz şey bir bulmaca. Çözdükçe tatmin olacağımız bir bulmaca.

7. Maddi Nesneleri Kovalamak

Kaybedenler, maddi şeylerin peşinde koşarak zaman harcarlar. Yeni bir kıyafet, başka bir çanta daha, dolaplardan dolup taşan ayakkabılar..

Gıcır gıcır bir araba ya da harikulade tasarlanmış bir ev uzun vadede size hiçbir şey kazandırmaz. Parlayan bir ışığın peşinde koşan bir kedi gibi olmayın, çünkü bu sadece birkaç kısa an için gözlerinizi kamaştıracak.

Bunun yerine, kim olduğunuzu ve başkalarına nasıl hizmet edebileceğinizi keşfettiğinizde parlayacak olan kendi ışığınızla dünyayı aydınlatın.

8. Haberlere ve Sosyal Medyaya Düşkünlük

Dikkatimizi, bizim için gerçek ve önemli şeylerden uzaklaştıran o gösterişli manşetler ve sosyal medya gönderileri çoğumuzu Kaybedenler Kulübü'ne davet ediyor.

Çoğu geleneksel haber, insanların dünyadan ve birbirlerinden korkmasına, sürekli olumsuzluklarla beslenmelerine neden olan abartılı saçmalıklardan başka bir şey değil.

Sosyal medyada gördüğümüz çoğu cicili bicili yaşam gerçekten öyle yaşanmıyor. Hayatını sürekli mutlu, eğlenceli göstermeye çalışan birinin yaşamında derin bir mutsuzluk vardır.

Korkuyu değil, sevgiyi seçin.

Birbirinden yararlı, motive edici, ilham verici kaynaklar var elinizin altında. İnternet derya deniz. Sizi olduğunuz yerden bir adım öteye ulaştıracak yayınları tercih edin. Gerçekten hayatınız değişecek.

9. Görünüşe Dikkat Etmemek

Özenli giyinmek kendinize ve başkalarına nasıl göründüğünüze saygı duyduğunuzu gösterir. Marka kıyafetlerden veya son moda saatlerden bahsetmiyorum. Bahsettiğim şey nasıl göründüğümüze özenmek.

Aksini söyleyenler olsa da ilk izlenim her zaman önemlidir ve fiziksel olarak nasıl göründüğünüz bunun bir parçasıdır. Bu yüzden dış görünüşünüzü hafife almayın.

Kıyafetlerinizin temiz ve özenli olmasına dikkat edin. Bu hem kendinizi iyi hissetmenizi hem de karşıdaki insanın saygısını kazanmanızı sağlar.

10. Tüm Dünyanın Size Karşı Olduğunu Düşünmek


Kaybedenler sürekli kötü şeyler olmasını beklerler bu yüzden elbette olumsuzlukları hayatlarına çekerler. Sonra “Bak” derler. ''Sana söylemiştim."


Herkesin acıklı bir hikayesi, hayal kırıklıkları ve travmaları vardır. Ancak biz insanlar çoğunlukla sanki en kötüsünü biz yaşıyormuşuz gibi hissederiz.


Bazı olaylar kontrolümüz dışında gelişir. Bazen ne kadar çabalasak da istediğimiz bir şeye ulaşamayız. Ancak bu tüm dünyanın bize karşı olmasından değil, yaşamın bize başka bir mesaj vermesi ile ilgilidir.


Başımıza gelen olumsuz olaylardaki mesajı ve bize öğrettiklerini çözümleyebilirsek yaşamaya ve keşfetmeye değer bambaşka harika şeyler olduğunu fark edeceğiz.




1.765 görüntüleme1 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

1 Comment


Unknown member
Jan 04, 2022

Mükemmel, eline sağlık Bora. Hayat bir hünerdir. Bazen elimzde değil. Buna rağmen kabul etmek lazım. Emeğin için teşekkür ederim. Zihin veya Geist denileni insan bir kontrol edebilse. Veya içimizdeki Allahı/Vicanı bir keşfedegilsek. Emil Viktor Frankl Nazi kamplarınd bile hayate evet demiştir. İçimizdeki îllâhî fısıltıyı bir dinliyebilsek...korkuyu ve egoizmi bir zihnimiz ile bir kontrol altına alabilsek. Veya bunu bir denesek....

Like
Yazı: Blog2_Post
bottom of page