top of page

Sürekli Bir Şeyleri Erteliyorsanız, Kendinizi Mecbur Bırakmayı Deneyin!

Güncelleme tarihi: 11 Nis 2023

Tıp doktoru ve Haham olan Abraham Twerski'nin, ıstakozların büyümesini anlattığı videoyu ilk izlediğimde hayran kalmıştım. Twerski canlıların büyümek için zorlanma ve strese mutlak ihtiyaç duyduğunu ıstakozlarla bağlantı kurarak anlatmıştı.

Videodaki hikayeyi şöyle alıntılıyorum:

“Istakozlar aslında yumuşak ve pelte kıvamında bir vücuda sahipler. Bu halleriyle kırılması son derece zor olan ve hiç genişlemeyen kabuklarının içinde yaşarlar.

Istakoz büyümeye devam ettiği zaman içinde yaşadığı kabuk dar gelmeye ve ıstakozu sıkmaya başlar.


Bu aşamada kendini yoğun baskı ve stres altında hisseden ıstakoz, bir kaya dibine çekilerek kabuğunu kırmak için amansız bir mücadele verir. Uzun çabalar sonrası kabuğunu kırar ve bir süre sonra yeni ve daha büyük bir kabuk oluşturur.


Doğal olarak büyümeye ve gelişmeye devam eden ıstakozun yeni kabuğu da bir süre sonra dar gelmeye ve ıstakozu tekrar strese sokmaya başlayınca, ıstakoz yine bir kaya dibi bulup zor da olsa kabuğunu kırarak içinden çıkar ve yeni bir kabuk daha oluşturur.


Istakoz hayatta kaldığı süre boyunca bu durum defalarca yaşanır. Istakozun yenilenmesi ve gelişimi kendini rahatsız ve stres altında hissetmesiyle başlar ve değişimi ile devam eder.


Istakozun gelişmesi için gereken tek uyaran; kabuğun daralması ile gelen rahatsızlık hissidir.”




Stresli zamanların biz insanların büyümesi ve olgunlaşması için büyük fırsatlar barındırdığını önceki yazılarda fazlasıyla konuştuk. Merak edenler şu iki yazıya göz atabilir.




Bugün bahsetmek istediğim konu ise, kabuğumuzdan çıkmakla ilgili.


İçinde bulunduğumuz kabuk mevcut yaşantımız.. Eğer kabuk bize dar gelmiyorsa, hala gidecek yolumuzun olduğuna inanıyorsak, içinde huzurluysak, ne mutlu bize..


Ama eğer kabuk bizi iyice köşeye sıkıştırdıysa, bir şeylerin değişmesi gerektiğini hissettiriyorsa, içinde nefessiz kalmış gibi hissediyorsak; o kabuğu kırmaktan başka çare yok.


Bu arada söylemeden geçmek istemem:

O şekilde yaşamayı kabul edip oturmak da her zaman bir seçenek, illa değişmek zorunda değilsiniz, bu sizin hayatınız!


Ama eğer gerçekten kabuğunuzu kırıp hayatınızı dönüştürmek istiyorsanız, işte burada zorlanma devreye giriyor.


Yaşamlarımızı değiştirmek için şunları yapmamız gerektiğini biliyoruz:


Azmetmek, çok çalışmak, küçük adımlar atmak, plan yapmak, disiplinli olmak, hedefi doğru belirlemek, öğrenmeye zaman ayırmak ve daha fazlası..


Bence tüm bunları hepimiz biliyoruz ama yapmakta sıkıntımız var. 🤷🏻‍♀️


Hayallerimiz için yola çıkıyor, devamını getiremiyoruz..


O kitabı okumanın bize katkı sağlayacağını biliyor, ama bir türlü elimize alamıyoruz.

.

Spor yapmaya heveslenip muhteşem kıyafetlere yüküyle para döküyor, ilk aydan pes ediyoruz..


Konu her ne olursa olsun kabuğu kırmayı her ne kadar istesek de, onu gerçekleştirmek için yapmamız gerekenler gözümüzde büyüyor.


Çünkü aslında zor durumda değiliz, mecbur değiliz yani..


Şunu söylemek istiyorum:


Bazen, dibine kadar çaresiz hissettiğimizde, daha yaratıcı çözümler bulduğumuzu düşünüyorum.


Çünkü hayatı devam ettirme gibi olağanüstü bir güdümüz var. (Çok şükür ki var)


Sahip olduklarımızı (aile, yaşam standartı, belli bir konfor vb.) koruma dürtümüz var. Ve bunları kaybetmekle yüzleştiğimizde oturup zaman öldürmek yerine, harekete geçmek zorunda hissediyoruz.


Bu nedenle eğer erteleme, atalet, tembellik gibi bir döngü içindeyseniz ve pek çok şey denediğiniz halde bu döngüyü kıramadıysanız; kendinizi mecbur bırakmayı deneyin.


Nasıl mı?


Örneğin kilo vermek istiyorsanız, her yediğiniz tatlı için bir dostunuza 1.000 TL vermeyi taahhüt edin.


Para biriktirmek ya da alışveriş hastalığınızı yenmek istiyorsanız maaşınızın üçte birini hesabınıza yattığı an çeken otomatik bir yatırım aracına bağlayın.

Ya da bir gayrimenkul kredisine girin. Ya da ne zamandır size pahalı geldiği için başlamadığınız o eğitim ücretinin tamamını ödeyin.


Bunlar bilindik şeyler mi? Daha da radikalleşeyim.


Eğer çalıştığınız iş yeri, yaptığınız iş sizi mutsuz ve depresif bir insan haline dönüştürdüyse, müdürlerinize 6 ay sonra ayrılacağınızı söyleyin. İş yükünü ve iş aktarımını önceden planlayabilsinler diye haber verdiğinizi belirtin. (Böylece iyi niyetli olduğunuzu anlayacaklar)


6 ay sonra işsizsiniz. Sizin yerinize birilerine bakmaya başladılar bile... 🙈


Şimdi hala akşamlarınızı sosyal medyada ekran kaydırarak geçirir misiniz bilmiyorum ama öğrenmeniz veya yapmanız gereken her ne varsa adım atmaya başlamanız daha dürtüsel olacak. Tabi sonuna dek çaresiz kalmayı beklemek de bir alternatif.


Beyaz yakalı olarak çalışırken yöneticim ne zaman bana ucu açık bir iş verse, ona proaktif olarak tamamlayacağım zamanı söylerdim.


- Pınar yavaş yavaş Pazarlama ekibinin eğitim ihtiyaçlarını netleştirmemiz lazım.

- Tamamdır, sana önümüzdeki ayın 2. haftasında bir planla geleceğim, uygun olur mu?


Böylece kendimi bir taahhüt altına sokardım. Söz verdim, yapmam gerek!


Ama daha da önemlisi bana bir daha sormamasını sağlardım. Sürekli sorgulandığımız bir şeyde iyice atalete kapılacağımız kesin, öyle değil mi?


Geçenlerde bir danışanım İngilizce'sini geliştirmesi gerektiğinden ama bunun için somut şeyler yapamadığından bahsediyordu. Bir kursa yazılmıştı ama ödevleri bir türlü yapmak istemiyordu.


Onu mecburiyet hissine sokmak için şunu söyledim: "Ya sen hocanın ödevlerini zamanında yapıp, seviye atlayacaksın; ya da seni yarı yolda bırakmam gerekecek çünkü seanslarımıza devam edemeyeceğim."


Kabul etmemiz gerekiyor ki her birimiz yetişkiniz. Bu da bizi "yapmak istemiyorum" noktasından, "kendime karşı sorumluyum" noktasına getirmek için yeterli.


Ama bazen olmuyor işte, atalete kapılıveriyoruz. İşte tam bu noktada kendinizi mecbur bırakacak radikal eylemler düşünün.


Bugün nereden başlayacağınızı kestiremiyorsanız, ıstakozun hikayesini aklınıza getirin.


Kabuğunuzu kırmak için kendinizi nasıl mecbur bırakırsınız?

 

İşinize Yarayabilecek Yazılar:




 

📮 Size Nasıl Destek Olabiliriz?


1) Haddini Aş Kulübü: Kendinize 1 yıl sürecek profesyonel bir gelişim yolculuğu hediye etmek isterseniz; içinde mentorluk seansları, eğitim ve seminerler, okunacak / izlenecek kaynaklar, size özel videolar sunduğumuz bir toplululuğun parçası olabilirsiniz. Haddini Aş Kulübü ile ilgili daha fazla bilgi burada.



2) Kitap Ekspresi: Uluslararası bestseller olmuş, çoğu Türkçe'ye çevrilmemiş kişisel gelişim ve iş kitaplarının ana fikirleri ve en önemli ipuçları özetlediğimiz; Kitap Ekspresi'ne katılmak isterseniz buradan üyeliğinizi başlatabilirsiniz.



3) Mentorluk: Eğer kariyerinizde ya da girişiminizde büyümeye ihtiyacınız varsa ve bir akıl hocasının desteğini almak isterseniz, mentor olarak da size yardım etmeye hazırız. Mentorlukla ilgili detaylı bilgi burada.










3.775 görüntüleme0 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör
Yazı: Blog2_Post
bottom of page