top of page
Yazarın fotoğrafıPınar Özkent

"Çok Çalışma" Çağının Sonu!

Güncelleme tarihi: 30 Mar 2023

Çok çalışanların sırtı hem patronları hem de ailesi tarafından sıvazlanır, hatta daha çok çalışmaları için cesaret verilir.

Çalışmak için daha az, kendisi ve sevdiği şeyler için daha çok vakit ayırana ise tembel gözüyle bakılır.

Ancak bu iki grup karşılaştırıldığında, daha az çalışan grubun genelde hayatta daha başarılı olduğunu, yaşam standartlarının daha yüksek olduğunu ve hedeflerine daha kolay ulaştığını görürüz.

Dünya'daki verilere baktığımızda da bunu daha açık görebiliriz.

Mesela aşağıda Kamboçya gibi çok uzun saatler çalışan, ancak çok daha az saat çalışmasına rağmen kişi başına düşen GSYİH'sı çok daha yüksek olan Almanya'ya kıyasla daha düşük kişi başına GSYİH'ya sahip ülkeler arasındaki korelasyonu görüyorsunuz.


Uzun süredir ortalama 47 saatlik haftalık çalışma süremiz ile en çok çalışan ülkeler arasındayız. Ancak yaşam tatmini olarak son sıralardayız. İlk sıralarda ise haftalık ortalama çalışma süresi en az olan Danimarka, İsviçre, Finlandiya gibi ülkeler var.

O halde tek meselenin çok çalışmak olmadığını, çok çalışmanın abartılan bir değer olduğunu, hatta bizi sabote edebileceğini rahatlıkla söyleyebiliriz.

Bu noktada ortalama bir çok çalışanın hayatını düşünelim. İsmi de Ali olsun.

Küçük yaşlardan itibaren çok çalışması gerektiğini, ancak çok çalışırsa başarılı ve önemli bir insan olacağını, çok çalırsa sevileceğini, çok çalışırsa güzel bir evi ve arabası olacağı söylendi Ali'ye.

O da sorgulamadan hep çok çalıştı, her şeyin sadece çok çalışmakla olabileceği öyle bir işlemişti ki beynine, aksini düşünmedi bile. Zaten düşünecek zamanı da yoktu.

Patronunu memnun etmek için her gün işe erkenden giden ve en geç çıkan bir çalışandı Ali. Uzun ve yorucu bir günün ardından eve gider, yemek yer, belki sevdiği bir diziden bir iki bölüm izler ve uyurdu. Sabah alarmıyla irkilir ve patronunu memnun etmek için tekrar yola koyulurdu.

Hatta bazen hafta sonlarını bile çalışarak geçirirdi. Peki karşılığında ne alırdı? Aynı sabit maaşı.

Patronu tüm çabaları için minnettar olsa da, düzenli zam yapmazdı, genellikle enflasyona bile ayak uyduramayan bir maaş artışı için bir yıl beklemesi gerekti.

Peki bu sırada Ali'in hayatında neler olurdu?

- İş dışında kendine ve sevdiklerine ayıracak yeterli zamanı yoktu.

- Çalışmakla çok meşgul olduğu için sürekli stres altındaydı ve bu da alışılmışın dışında düşünmesini engelliyordu.

- Yaratıcılığı azalırken zihinsel sağlığı da zarar gördü ki bunlar sorunları çözmek ve değer üretmek için ihtiyacımız olan en önemli iki şey.

Yani hayat kalitesini yükseltmek için çok çalışan Ali, bir süre sonra ''çok çalışıyorum ama karşılığını alamıyorum'' diyen, tükenmiş ve eski hayatını arayan birine dönüştü.

Çünkü en başta unuttuğu bir şey vardı;

Başarılı olmanın ve insanların bize para ödemek istemesinin koşulu çok çalışmak değil, bir sorunu çözmemiz, bir fark yaratmamız ve bir değer üretmemizdir aslında.

Bu yüzden çok çalışmaya dair bakış açımızı değiştirmeli, önceliklerimizi daha iyi belirlemeliyiz.

Başarımız üzerinde çok az etkisi olan veya hiç etkisi olmayan görevleri yüklenerek kendimizi tüketmeyelim.

Zaten başarılı insanlara baktığınızda hiçbir zaman her şeyi herhangi bir günde yapmadıklarını, ancak her zaman en önemli şeyleri her gün yaptıklarını görüyoruz.

Mesela saatlerce mesai yapmak yerine eve gelip kendimize zaman ayırmak, sorunları çözmenin ve değer katmanın etkili yollarını düşünmek, yeni beceriler öğrenmek, bir yan iş kurmak için planlar yapmak (yan iş kurmanız için 8 önemli nedenden daha önce bahsetmiştik), uzun vadede bizi çok daha fazla ödüllendirecek ve finansal, duygusal ve fiziksel olarak daha iyi bir konuma getirecektir.

Elbette çok çalışmamız gereken zamanlar da olacak, çok çalışmanın önemsiz olduğunu söylemiyorum. Ancak istediğimiz hayata ulaşmak için gereken tek şeyin çok çalışmak olduğu mantrası ve iş tanımımızı çok çalışmak üzerine kurgulamamız; yanlış ve zararlı bir hamle olacaktır.


Hadi o halde bugün kendinize şu soruları sorun:

- Bu kadar çalışıyorum ama ne üretiyorum?

- Bunlar değerli ve anlamlı şeyler mi?

- Bu ürettiklerim beni tatmin edip geliştiriyor mu?

- Mutlu muyum ve hayatımın geri kalanında yapmak istediğim şey bu mu?

Bu sorulara verdiğiniz dürüst cevaplar size gitmeniz gereken yönü, olmanız gereken kişiyi gösterecek.

***

Eğer bu sorulara cevap vermekte zorlanıyor ve kendi güçlü yönlerinizle değerlerinizi yaşayacağınız bir kariyere adım atmak için desteğe ihtiyaç duyuyorsanız, buradayız.


Eğer henüz Haddini Aş Bülten üyesi değilseniz ve benzer içeriklerden ilham almak isterseniz; buradan bülten ailemize katılıp, aynı zamanda ücretsiz E Rehberlerimizi indirebilirsiniz.


Ayrıca Bakınız; Bir Yan İş Kurun!

2.514 görüntüleme2 yorum

Son Yazılar

Hepsini Gör

2 Comments


Unknown member
Jun 01, 2022

100 % doğru. Ali'yi çok seviyorum. Ama Ali gibi de olmak mecburyetim yok. Başarılar dilerim

Like
bilgezaglis
bilgezaglis
Jun 01, 2022
Replying to

Teşekkür ederiz. :)

Like
Yazı: Blog2_Post
bottom of page